Ferman Karaçam
Kitap ve yazarı hakkında hiç bir fikrim yoktu kitabı evin içinde buldum ve okudum işin açıkçası şiirlerin çoğunun bana hitap etmediğini söyleyebilirim nasıl söyleyeyim şiirlerin hepsi kısa kısaydı ve sayfaların hepsi yarımdı bundan dolayı bence şiirlerin kendi içinde ahenk ve uyumu yoktu. Kitabın en uzun şiiri kitaba ismini veren karanfil şiiriydi o da aynı formatta yazılmıştı. Kitabın içindeki şiirler gerçekten hiç sarmıyor ve aşırı serbest özellikle Ses serisi yani Ses I, Ses II, Ses III, Ses IV ve Ses V şiirleri şiir değil de adeta mani hatta sakızlardan çıkan maniler havasındaydı ne diyeceğimi bilmiyorum ama bana verdiği hava böyle idi... Çok iyi bir şiir kitabı olduğunu düşünmüyorum 4-5/10
zincirlere vursam devran ben seni eritsem göğsümde, yaksam gövdeni savursam külünü seher yeliyle gergef gibi örsem gülden terini sürsem devranını aşkın yeniden
Yeraltı Câmii imam Hatibi Ali Üsküdarlı Hoca, vaktiyle Abdülhamid Han zamanında saray imamlığı yapmıştır. Onun Yüksek islâm Enstitüsü’nden talebeleri Mehmet Ali Sarı ve ismail Karaçam Hocaların naklettiklerine göre Ali Üsküdarlı Hoca, Macar Kralı tarafından bir heyet içerisinde Macaristan’a dâvet edilir. Çeşitli kültür faâliyetlerine katıldıktan sonra bizzat kral tarafından saraya çağırılır ve bâzı görüşmelerin ardından Ali Üsküdarlı Hoca’dan Kur’ân-ı Kerîm okuması istenir. O da bir aşrı-› şerîf tilâvet eder. Mehmet Ali Hoca’nın ifâdesine göre Nihâvent makâmında okunur bu aşrı şerîf. Ali Üsküdarlı, o zamanlar çok genç bir hâfızdır, kurrâdır, sesi çok güzeldir, edâsı da pek hoştur. Dolayısıyla onun okuduğu bu ilâhî kelâm, kralı öyle büyüler ki, kraliçeye dönüp bir şeyler söyler. Bu arada Kur’ân-ı Kerîm tilâvetiyle ilgili neler söylendiğini merak eden Ali Üsküdarlı Hoca tercümana:
“–Kral hazretleri kraliçeye ne söyledi?” diye sorar. O da, kral hazretlerinin kraliçeye:
“–Bu okunan kelâm, beşer kelâmı olamaz. Beşer kelâmı, insanı bu kadar etkileyemez...” dediğini ifâde eder.
Ey insan,ey insanlık,ayağa kalk
kolları ve bacakları budanmış delikanlıları
boyunları gövdelerinden ayrılmış insanları
gözleri uyur gibi kapanmış, kan pıhtıları içindeki bu
çocukları gelişmiş laboratuarlarınızda dikkatle inceleyin
ve bir gün bu dünya gül bahçesine dönecek
bunu böyle bilin; ve unutmayın..
(Ferman Karaçam Acı Şiirinden)