Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

ibrahim

Hastane Duvarları
--Yüksek, çıplak, mavi, dümdüz, dimdik duvarlar. Gözümün hiçbir görüş köşesi yok ki içine bir duvar parçası girmesin. Hep ve yalnız onları görüyorum. Onlardan kaçan gözlerim onlarla karşılaşıyor. Bakıldıkçı uzuyorlar, yükseliyorlar; sertleşiyor ve korkak, yumuşak bakışlarıma kaskatı çarpıyorlar, gözlerimi ezecekler. Başım döndü. Deniz gibi yayılıyor ve beni çeviriyorlar. Serinliklerini hissediyorum. Denizde, çıplak vücudumu saran dalgaların birdenbire taş kesilmeleri gibi, duvarları giyiyorum. Hiç kımıldamıyorlar. Bütün bu hastahanenin sessiz, hareketsiz, soğuk, bomboş anlarını onlar doğuruyorlar. Gözlerim, onlardan kaçırmak için, yastığa da kapatamıyorum. Arkama uzanacaklarını, üstüme abanacaklarını sanıyorum. Ve onlara mütemadiyen bakıyorum. İçime serin mavilikler doluyor, ruhlarını iyice gizleyen korkunç ve tehditkar mahluklar. Şuurları varmış gibi duruyorlar ve her an büyük bir felaket yapmaya hazırlandıkları halde, avlarının korkusuyla eğlenmek için maksatlarının icrasını tehir ediyormuş gibi duruyorlar, Allah gibi, kuvvetini göstermeden kuvvetli duruyorlar. Onlarla mücadele ederek vakit geçiriyorum, fakat onlar donmuş avuçlarıyla zamanı da yakalıyorlar, durduruyorlar ve hayatımın serbest akışına mani oluyorlar. Kanım soğuyor. Kireçleniyorum.
Sayfa 99 - Ötüken YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Güçlü olmak için gösterilen şiddetli çaba, bir insanın eğitilebilirlik derecesiyle ters orantılıdır. Bu gerçeğe rağmen, aile içi eğitimimiz genellikle çocuğun harisliğini teşvik etmeye ve onun kafasında büyüklük fikirleri uyandırmaya çalışmaktadır. Bu bizim düşüncesizliğimizden değil, bütün kültürümüzün aynı şekilde büyüklük hayalleri ile belirlenmiş olmasından ileri gelmektedir. Uygarlığımız içerisinde olduğu gibi aile içerisinde de, çevresindeki bütün insanlardan daha büyük, daha iyi, daha çok şan ve ün kazanmış olan bir insana herkesten çok önem verilmektedir.
Çeşitli sonuçlara yol açan bu aşırı itaatin ne derece tehlikeli olduğunu anlayabilmek için, bazı çocukların büyüdükten sonra da başkasının emirlerine itaat etmeleri; hatta yalnızca başkalarının sözünden çıkamamaları yüzünden suç işlemeye kadar varan davranışlarda bulundukları gerçeğini göz önünde tutmak yeter. Bunun ilgi çekici örneklerini çetelerde görmek mümkündür. ...bu körü körüne itaat o derce kuvvetli olabilir ki, bazen köleliklerinden gerçekten memnun olan ve onu harisliklerini giderecek bir yol olarak gören kimselere bile rastlayabiliriz.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Zarar verilen bir insan üzerinde devamlı bir etkide bulunmak imkansızdır. Bir insan ancak kendi haklarının gözetildiğini hissettiği zaman en iyi şekilde etkilenir.
Sosyal duygunun etkisi altında, insanın kendi çevresinden etkilenmeyi bir dereceye kadar istemiş olduğunu görüyoruz. Etkilenmeye hazır olma derecesi, etki yapan kimsenin etkilemeye çalıştığı kişinin haklarını ne derece göz önünde tuttuğuna bağlıdır.
Reklam
Çocuğun kendi ailesine değil de başka bir aileye ait olduğu şeklinde bir hayale de sık sık rastlanmaktadır. Çocukların çoğu, gerçekte başka bir aileden olduklarına ve önemli bir kişi olan gerçek babalarının bir gün gelip onları alıp götüreceğine inanırlar. Bu genellikle, derin bir aşağılık duygusu duyan çocukların, acısını duydukları yoksunluklar yüzünden arka plana itildikleri ya da aile çevrelerinde görmüş oldukları sevi ve şefkatten tatmin olmadıkları durumlarda ortaya çıkmaktadır.
Güçlü olmak için gösterilen çaba ile birlikte sosyal duygu da hayal dünyasında büyük bir rol oynamaktadır. Çocukluk hayallerinde güçlü olmak için gösterilen çabalarda çoğu zaman şu ya da bu gibi bir sosyal gayenin göz önünde tutulduğu görülmektedir. Bu sosyal duygu, bir kurtarıcı ya da iyi bir şövalye olma, kötü kuvvetlere, fena adamlara ve bu gibi şeylere karşı zafer kazanan bir kahraman olma hayallerinde açıkça kendini göstermektedir.
Çocuklar hülyalarında ihtiraslarının, hırslarının gayesi ile ilgilenirler, bu konuyu işlerler. Hayallerinin çoğu "büyüdüğüm zaman" cümlesi ya da bu gibi bir cümle ile başlar. Sanki hala büyümemiş gibi yaşayan bir çok yetişkin insan vardır.
Hatıralar olmasaydı, gelecek için herhangi bir önlem alma imkanı olmayacaktı. Bütün hatıraların bilinçdışı bir amacı olduğu sonucunu çıkarabiliriz. ... hatırlanması belli bir ruhsal eğilim için önemli olan olayları hatırlarız; çünkü bu hatıralar, bizim için son derece önemli olan bir faaliyeti desteklemektedir. Aynı şekilde bir planın gerçekleşmesini engelleyen bütün olayları da unuturuz.
Her birimiz ancak gayemize uygun gelen şeyi değerlendiririz.Herhangi bir insanın ulaşmaya çalıştığı gizli gayeyi açık ve seçik olarak bilmedikçe, o insanın davranışını doğru olarak anlamaya imkan yoktur.
Reklam
...Hayatlarının gayesi, aşağılık duygularının ve engellenmiş olma duygularının, tam bir hareket serbestliği ile büsbütün giderilebileceği bir noktaya ulaşmaktır.
Aşırı bir sevgi gösterilerek yürütülen bir eğitim de, hiçbir sevginin bulunmadığı bir eğitim kadar zararlıdır. ..çocuğu şımartma nerede bir kural haline getirilmişse, orada hiçbir sınır tanımayan bir sevilme isteği ortaya çıkmaktadır. ...sevgiye gitgide o derece değer verilmeye başlanmaktadır ki, çocuk kendi sevgisinin, çevresindeki büyüklere ister istemez birtakım sorumluluklar yüklediği, gibi bir sonuca varmaktadır. Bu kolayca gerçekleşebilen birşeydir; çocuk, ana babasına şöyle der gibidir: "Sizi sevdiğim için şunu ya da bunu yapmak zorundasınız."
İnsanların pek azı çocukluktaki davranış kalıbını değiştirebilmeyi başarabilmiştir.
-Adalet ve doğruluk dediğimiz ve insan karakterindeki en değerli unsur olarak gördüğümüz kavramlar, aslında insanların sosyal ihtiyaçları ile ilgili şartların gerçekleşmesinden başka bir şey değildir.
İnsanın karakterini ve kişiliğini ana babasından almış olduğunu öne süren görüş genellikle zararlı olmaktadır; çünkü eğiticiyi engellemekte ve güvenini sarsmaktadır. Karakterin kalıtımla geçtiğini kabul etmenin gerçek nedeni başkadır. Böylece bir kaçamak noktası, eğitim görevini yüklenmiş olan herhangi bir kimseye, öğrencisinin başarısızlığından kalıtımı suçlu görmek gibi kolaya kaçan bir davranışla kendine düşen sorumlulukları üzerinden atmak imkanını vermektedir. Bu ise, hiç şüphesiz, eğitimin amaçlarına aykırı düşmektedir.
847 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.