Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.12
Varoluşçuluk felsefesiyle yazılmış bir roman. Romanda başkahramanın adı bile yok olayları anlatanda isimsiz kahraman onun küçük ve silik hayatını kndi içinde büyüttüğü olaylara tanık oluyorsnz. Sevgisiz büyümüş kırk yaşlarnda bir adam ve etrafı tarafından da sevilmemiş fark edilmemiş her şeyin farknda olan bir karakterdn bahsediyor. Tüm bu duygular kendisinde öfke bunalm acılara sebebiyet versede cesaretsiz her şeyi içinde tasarlayıp ikilikler yaşayan buhranlı karışık bir kişiliği anlatmaktadr. Varoluşçuluk felsefesindn anlıyorsanız okumanızı tavsiye ederim.
Senelerce klasik eser okumaya zorlanmış y kuşağı bünyemin nihai kararı “ben Trabzonluyum Rus Edebiyatının her türlüsüne karşıyım tabii ki de ”
şeklinde gelişmişken,en yakın dostumun çiğ tavuk olarak karşıma çıkarmasıyla başladım tekrar denemeye.Kafası karışık bir adamın kendisiyle ettiği kavgaya tanık oldum bu kitapla.Okuyucunun da kafasını allak bullak ediyor,adeta oyun oynuyor.Her satırda kendi yanlızlığınızı sorguluyor sanki daha da tek başına kalıyorsunuz.Kitap bittiğinde ruhumla oynanmış hissettim.Biraz yıldım,kendimden sıkıldım.Özetle etkilendim ama bir daha ne zaman başka bir klasik için cesaretlenirim bilinmez.Ayrıntılı inceleme tabii ki gelecek instagrama.Sevgiler.
Kitaba başlama tarihim 20 Haziran, Bitiş tarihi 29 Haziran ama 20 Haziranda çok az bir başlangıç yapmıştım. Dünde başlangıç yaptığım yerden devam edip bugün de bitirdim. Yani iki günde bitirdim. Bunu ısrarla belirtmemin bir nedeni var elbette Kitabın sürükleyici bir sonraki sayfayı merak ettiğinizi ima etmek istiyorum. Kitap iki bölümden
İtiraf edeyim ki 'Yeraltından Notlar'ı adını çok duyduğum için okudum. Kitabın birinci bölümünü karışık cümleler ve tutarsız ifadeler yüzünden bir şey anlayamadan okudum. Felsefik bir bölümdü zaten. Adamın ne anlattığını anlamaya başladığımda katılmaktan kendimi alamadım çoğu yerde. İkinci bölümde ise adam biraz daha başından geçen olayları anlatıyor gibi. Adamdan nefret ettim. O kadar özgüvensiz o kadar kompleksli ve o kadar çelişkili ki gerçek anlamda nefret ettim. Tam 'hah ne güzel düşünüyor' diyorsunuz ki yalan söylediğini itiraf ediyor. Adamın amacını, ne yapmaya çalıştığını anlamadım ve sinir bozucu buldum. Tek benimsediğim kısım, adamın yalnız olduğu, kendini bir türlü diğer insanların yanında onlar gibi hissedemediği ve bu yüzden gerçek dünyadan kaçmak istediğiydi. Ama işin gıcık tarafı bundan kurtulmak için hiçbir şey yapmaması, dahası eline geçen fırsatları da geri tepmesiydi.
Kısacası ben bu kitabın esprisini anlayamadım arkadaşlar. Ama yine de zaman kaybı olduğunu düşünmüyorum. Muhtemelen benim psikolojik olgunluk seviyem yüzünden kitabı gerektiği kadar sindiremedim. Umarım siz okuyunca zevk alırsınız :)
Bir kitabı okurken genelde post-it yapıştırır, geçerim. Tabiki daha sonra dönüp okurum ama bu kitap bana sayfaların arasına post-it koyup geçmekten çok satırların arasına not aldırttı ki bu gerçekten çok güzel bir deneyim oldu benim için.
Şimdi post-it meselesinden başladım yorumlamaya başka bir yere atlayacağım. Çünkü aslında post-itlerle çok alakalı değil.
Kitap 1980'lerde geçiyor. Madeleine üniversite bitirme tezi için konuyu Victoria temasındaki evlenmeyi seçiyor. Bu yüzden birçok kitap okuyor, kaynaklardan yararlanıyor ki bu da bende kitaba not alma isteği uyandırdı. Madeleine'in okuduğu kitapları okuyup ona eşlik etmek istedim.
Madeleine bir yandanda kafası karışık bir genç-yetişkin. Bir tarafta sevgilisi Leonard var diğer tarafta arkadaşı ama bir tık üst seviye arkadaşı (?) olan Mitchell var.
Kitap ilahi bakış açısıyla yazılmış. Bazen Madeleine Leonard'la nasıl başa çıkıyor onu okuyoruz, bazen Leonard'ın sorunlarıyla boğuşuyoruz, sonra Mitchell'le seyahat ediyoruz.
Uzun soluklu ama bir yandan da sakin bir havası vardı kitabın. Biraz okumam uzun sürdü bu yüzden.
Okurken kitabın içine girip karakterlere tavsiye veresim geldi. Karakterlerin desteklemediğim düşünceleri oldu.
Ayrıca benim için şaşırtıcı bir kitap oldu. Bu şekilde sürecek bir kitap olduğunu düşünmemiştim.
Okurken keyif aldım, notlar aldım, okuma listeleri hazırladım. Yakın geçmişten bir kitap okumak -yakın geçmiş denir sanırım- güzeldi.
Fernando Pesso ile tanışmak için ilk bu kitabı okumalısın dediler. Aldım,okudum. Peki gerçekten Pessoa ile olan bu tanışıklıktan memnun kaldım mı? Evet hem de çok memnun kaldım. İcerisinde diğer kitaplarından aforizmalar, şiirler,gönderdiği mektuplardan cümleler olan Başıboş Bir Yolculuktan Notlar bir çırpıda okunabilecek ama üzerinde düşünülecek cümleler barındırıyor.Bu yüzden tüm kitabı cizmemek için deftere not etmelisiniz çoğu cümleyi.
Pesso'yı diğer yazarlardan ayıran bir özelliği var. Kendisi sadece Pessoa değil aynı zamanda Ricardo Reis, Alberto Caeiro, Alvaro de Campos, Bernardo Soares ve adını yazamayacağım başka isimlerle aynı kişi. Aynı dediysem de her şeyleri aynı değil. Üslupları farklı, biyografileri farklı, hobileri farklı. Hepsinin tek bir özelliği var. Tümünün de Pessoa olması. Biraz karışık gelebilir o yüzden hemen açıklıyorum. Pessoa-sadece takma adla demek eksik kalır- takma insanlarla, takma hayatlarla, takma üsluplarla eser vermiştir. Bunu öyle başarılı bir şekilde yapmıştır ki bunların tek bir kişi olduğunu en usta okur bile anlayamaz. Örneğin-okuduğum aforizmalardan yola cıkarak söylüyorum-Huzursuzluğun Kitabını yazan Bernardo Soares ile Sürülerin Çobanı'nı yazan Alberto Caerino'nun düşünceleri birbirine o kadar zıt ki bunların tek kişi olduğuna ve bunun da Pesso olduğuna inanamadım bir an.
Neyse uzun lafın kısası siz de benim gibi Pessoa okumak istiyorsanız önce bu kitapla başlayın derim. Keyifli okumalar. :)
