Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kısa bir eleştiri (Mina Urgan 'a ) Yazarımız eseri Bir Dinazorun Anıları'nda diyor ki : "Okuyamadıklarım arasında öyle önemli kitaplar var ki, gözüm arkada kalacak o hiç inanmadığım öteki dünyaya gidince." Başka bir sayfada :"Bir otomobilin altında kalıp hala öteki dünyayı boylamadığıma şaşırıyorum." Bu sözlere karşılık diyorum ki Sayın! Mina madem ki öteki tarafa inanmıyorsun nedir bu sendeki öbür tarafa gitme sevdası. Hem bir başka sayfada şöyle diyorsun:"Bu cennet gibi parkta, çiçekler arasında, en çok sevdiğim yemeği yerken..." Sayın! Mina mademki öbür tarafa inanmıyorsun peki cennet hangi taraf oluyor ! Neyse sözü kısa kesip diyorum ki ya inandığın gibi yaşa ya da yaşadığın gibi inan .
Dün Gece , El Ayak Çekilince , Kurdum Mahkemeyi Yargıladım Yüreğimi...!Aklım HAKİM.... Vicdanım SAVCI.... DUygularım TANIK... Yüreğim SANIK...Avukata Gerek Duymadık....Sordu Hakim; Nasıl Seversin Bunca Zaman Sen....? Boyun Büktü Yürek; Ah Bir Bilsen...!.......Duygular Kıpır Kıpır Söz İstediler....!---Hakim Bey, Sevmek Hangi Yasada Suç....?--- Peki , Dedi Hakim..... Vurdu Yeniden Tokmağı... SEVDİĞİN KARŞILIK VERDİ Mİ BARİ....? YÜREK Yine Kırık, Yine Ezik.....BEN KARŞILIK İÇİN SEVMEDİM Kİ
Reklam
NEHİR GÖZLÜ sana hıc baharı anlattılar mı ? hüzünlü bi akşamın tam ortasında
Benzemez insan dostlarıma/ Ağaçlar gölgesini esirgemez/ Güneş köpeğimden daha sadık/ Dizlerime sıçrar ellerimi ısıtır/ Karşılık beklemeden/ Hele kuşlar/ Avcılara bile kin beslemezler.” Oktay Rıfat'ın “Gün Sonu Konuşması” şiiri böyle biter. Mahsusmahal için aklımda harfler, kâğıda, dünyaya, insana her baktığımda, bu dizeler sözden önce halkalandı
youtube.com/watch?v=KJOCzus... "Olur da olamazsam buralarda Yanağındaki küçük çukura saklanmak istiyorum,uyumak.. Yüzyıllarca uyumak.. İlla isim konulacaksa ben masal değil hayat demekten yanayım Bu yolları yan yana yürümekten yanayım.. Erguvanlar açmaya başladı,mavi mi pembe mi ayırt edemiyorum renkleri,kokuna bir isim bulmaya çalışmaktan da vazgeçtim. Geldiğinde bir masada kahvemizi yudumlayıp, heyecanla dedikodu yapacağız, sana kaçırmadan anlatmam gereken aylar biriktirdim.. Biraz sessizlik olacak sonra Sen hüzünlü gözlerini uzaklara salacaksın. Cümlelerim topallayacak,ağır aksak kelimelerle soracağım; Nasılsın? Nasılsın derken bile iyi olmana dualar ediyor olacağım.. Hiçbir sözümüz umutsuzluk taşımayacak, inanacağız, inandıracağız, yaşadığımız cehennemin cennete dönüşeceğine. Herkesin unuttuğu küçük bir çocuğa gülümseyerek, İnsanların koşarak geçerken fark etmediği selpakcı amcanın gülüşüne karşılık vererek.. Ve bırakarak bu dünyanın tüm kandırmacılarını kendimize insanca bir yol çizeceğiz! Gelmek isteyen ardımıza düşecek.. Gel ! Orada mutlu olduğunu biliyorum ama inan bencilce değil bu isteğim. Bir gün hiç gelmemeye karar vererek gidersen,bavulumu hazırladım geçmişi koymadım içine,adı ‘ geçmiş’ olacak gelecekleri beraber yaşayalım diye ! Gitme ! Seni şah damarıma sakladım,adım atarsan yırtılır derim,kanar dizlerim. Ölürüm. Bir daha ayrılığı kaldıramam ,yüküm ağır ! Susma ! Kelimelerin senin ayak izlerin. Nereye gittiğini bulamazsa ölür benim ellerim ! Seni Seviyorum …"
Hayat Risk Almadan Yaşanmaz… Gülmek; "SAF" denme riskini göze almaktır. Ağlamak ise; "DUYGUSAL" görünme riskini... Birine yakınlaşmak; "KENDİNİ KAPTIRMA" riskini, Duygularını açmak; "KENDİNİ ORTAYA KOYMA" riskini, Hayalleri ve düşünceleri sergilemek ise; "ONLARI BAŞKASINA KAPTIRMA" riskini göze almaktır. Sevmek; "KARŞILIK GÖREMEME" riskini... Yaşamak ise; "ÖLME" riskini göze almaktır. Umutlanmak; "HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRAMA" riskini Çabalamak ise; "BAŞARISIZ OLMA" riskini göze almaktır... Ama riskler yaşanmalıdır, çünkü hayatımızın en büyük riski hiç risk almamaktır. Hiç risk almayan kişi, belki acı ve üzüntülerden korunabilir ama büyüyemez, sevemez, değişemez, hissedemez, öğrenemez. Garanti arayışlarıyla zincirlenmiş bir köle olarak yaşarken, bedelini; özgürlüğünü kaybederek öder. Sadece; riski göze alabilen kişi hürdür. Leo F. Buscaglia
Reklam
Gerçek Mutluluk M.Ö. III. asırda yaşamış Yunan filozofu Menedem’e, sohbet esnasında birisi, “İnsanın istediğini elde etmesi büyük bir saadet” dedi. Filozof bu söze şöyle karşılık verdi: “İnsanın elindekilerle yetinmesi daha büyük bir saadettir.”
Bir zamanlar, tahta oymacılığıyla uğraşan, hayatın sadece yüzeyinde kalmayıp, hakikatlerini de hissetmeyi beceren yaşlı bir usta yaşardı. Bu ustanın, her şeyden şikayet eden bir çırağı vardı. Çırak başına gelen en küçük sıkıntıdan bile şikayet ediyordu. Hayat onun için sanki sırf kötülüklerden, sıkıntılardan ve mutsuzluklardan ibaretti. Ustası
Adalet Üzerine Özlü Sözler... "Bir toplumda suç varsa, orada adalet yoktur." -Eflatun (M.Ö.427-347) "Hukuk bir gün herkese lazım olur." -Anonim
Efendiler ! Avrupa'nın bütün ilerlemesine, yükselmesine ve medenileşmesine karşılık Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlanadurmuştur. Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi bir takım zihniyetler belirdi. Halbuki, hangi istiklal vardır ki ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin?.. Tarih, böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Reklam
Yalnızlığınıza aldanmayın bu çileli yolda… Gözyaşlarınızı sevgi pınarı yapın akıtın köklerinize.. Karşılık beklemeden sevin…sevin birbirinizi… Taki ayrık otları kavrulsun, yansın sevgi ateşinizde. Her gün biraz daha yeşersin kırılan dallarınız gönül gölgesinde, Durmadan dallarınızı koparsalar da… Siz çınar olun sarılan gövdelerinizle artık ulaşamasınlar… Yeni filizler verin yükseklerde, gölge olsun pençe pençe yapraklarınız, dipten sürecek yeni sürgünlere, dökülsün kabuklarınız, bakmayın tırnaklayan hoyrat ellere… Öz suyunu akıtın siz kesilen dallarınızın karışıp verimli bir toprak yayılsın yere… aşı yapın yeni sürgünlerden birbirinizin kesik gövdesine Karışsın özünüz özünüze,, Bir renk çeşnisi kaplasın ufukları güneşin aydınlığında İlahi nizamın ormanını görsünler… Yarınları yansıtan dallarınızda Köklerinizle öyle sarınki arz kabuğunu bu ormanda bir tek ulu çınarı. ülkü çınarını görsünler… M.Yazıcıoğlu
EĞER... Eğer, herkes kendini kaybedip seni suçladığı zaman, sen soğukkanlılığını koruyabilirsen; Eğer, herkes senden kuşkulandığında sen kendine güvenip tüm şüpheleri hoşgörüyle karşılayabilirsen; Eğer, sabırla bekleyebilir ve beklemekten yorulmazsan; ya da iftiraya uğradığında yalana yalanla karşılık vermezsen ve kin tutana kin duymazsan; Eğer, düşlere kapılmadan düş kurabilir; Düşünebildiğin halde düşüncelerin kölesi olmazsan ve aynı zamanda ne çok uysal olup ne de çok akıllı bir tavırla konuşmazsan, Eğer, ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir, ikisini de karşılayıp yüzleşebilirsen; uğrunda bir ömür verdiğin şeylerin yıkılışını seyredebilir ve yıkılmadan onları yine kurmaya çalışırsan; Eğer, iş işten geçtikten sonra da yüreğini ve bedenini bütün direncinle seferber edebilir herkesin vazgeçtiği noktada, sen amacına yönelebilirsen; Eğer, herkesle birlikte olur da erdemli kalabilirsen, ya da krallarla dolaştığın halde gururlanıp öz benliğini ve dostlarını unutmazsan; Eğer, ne sevgili dostların ne de düşmanların seni hiç incitemezse ve kimseyi hem küçümsemez, hem de kimseye bağımlı olmamayı başarabilirsen; Eğer, her gününün her saatini ve her dakikanın her saniyesini vicdan rahatlığıyla yaşayabilirsen, bütün dünya üstüyle ve altıyla senindir. ve işte ozaman sen insan olursun evladım.. Rudyard KIPLING
Atamızın Çanakkale savaşında ölen Anzak askerlerinin annelerine hitaben yazdığı mektup "Uzak memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar; burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar; göz yaşlarınızı dindiriniz, evlatlarınız bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır." Mustafa Kemal ATATÜRK 1934 Avustralyalı bir anne de Mustafa Kemal`in mektubuna karşılık bir mektup yazmıştır: “Gelibolu topraklarında yitirdiğimiz evlatlarımızın acısını âlicenap sözleriniz hafifletti, gözyaşlarımız dindi. Bir anne olarak bana bir güzel teselli verdi. Yavrularımızın sonsuz uykularında huzur içinde dinlendiklerinden hiç şüphemiz kalmadı. Majesteleri kabul buyururlarsa, bizler de size “Ata” demek istiyoruz. Çünkü yavrularımızın mezarları başında söylediğiniz sözler,ancak bir öz babanın sözleri gibi yüce. Evlatlarımızı bir baba gibi kucaklayan Büyük Ata`ya bütün anneler adına sevgi,şükran,saygıyla.”
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.