"Türkiye Cumhuriyeti bir iddianın adıdır. Bu iddia bir çağdaşlaşma projesi olarak, bir imparatorluktan ulus-devlet çıkarmayı, tebaadan özgür yurttaş yaratmayı amaçlamaktadır. Bu niteliği ile geçmişten bir kopuştur. Ama bu projenin amaçları zengin bir kültürel birikimi olan bir halkın katılımı ve seçmeleriyle gerçekleştireceği için aynı zamanda bir sürekliliği de içermektedir." ¹ ¹ Uğur Tanyeli (Editör): Üç Kuşak Cumhuriyet, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı, İstanbul. 1998, s.17.
Sözde demokrasi
Cumhuriyet demokrasi ile taçlandırılmadıktan sonra sadece adı okunur. Bakınız İran da bir cumhuriyettir. Eski Yunancadaki iki sözcükten kaynağını almaktadır. Demos=Halk, Kratos=Otorite sözcüklerinin birleşmesiyle “demokratia” sözü meydana gelmiştir. Demokratik yönetimlerde, ırk, renk, dil, din gibi özellikler hiç kimseye üstünlük sağlamaz, herkes yasalar önünde eşit kabul edilmektedir. Halkın yönetime katılımı olmasına rağmen siyasi iktidarın halkı zorbalıkla ve despotizm ile yönetmesi ve tek bir partinin siyasal erki elinde yıllarca bulundurması ise siyasi literatürde otokrasi ile nitelendirilmektedir.
Reklam
Katılımcı süreçleri açık olmayan bir temsili demokrasi kolayca otoriter yönetimlerin gerekçesi olarak kullanılabilmektedir. İnsanlığın günümüzde ulaştığı gelişme düzeyinde böyle bir demokrasi pratiğini insanların onurlu yaşam hakkı ile bağdaştırma olanağı yoktur. İdeal olanın, insanların onurlu yaşam hakkıyla bağdaşının temsili demokrasi değil, katılımcı demokrasi olduğu konusunda geniş bir oydaşma vardır. Katılımcı demokrasi ideal olarak görülmesine karşın temsili demokrasinin yerine geçememektedir.
Sayfa 109Kitabı okudu
Bize göre ise demokrasi daha dar bir kapsamda tasarlanmıştır
Bizim politik kültürümüzde Brezilyalı piskoposlarınkinden daha farklı bir demokrasi anlayışı vardır. Brezilyalı piskoposlara göre, demokrasinin anlamı, yurttaşların bilgilenme, araştırma, tartışma ve politika oluşturmaya katılma ve politik eylem aracılığıyla kendi programlarını ortaya koyma fırsatına sahip olmalarıdır. Bize göre ise demokrasi daha dar bir kapsamda tasarlanmıştır: Yurttaş bir tüketicidir, bir gözlemcidir, ama bir katılımcı değildir. Halkın başka yerlerde hazırlanan politikaları onaylama hakkı vardır, gelgelelim bu sınırlar aşılırsa demokrasi kalmaz
Sayfa 28 - Tüm Zamanlar Yayıncılık-Ağustos 1993 -TR: Abdullah Yılmaz-PDFKitabı okudu
"Canlı bir siyasal kültür, vatandaşların birbirleriyle buluşacakları, iletişim kuracakları ve birbirleriyle etkileşime geçecekleri topluluklara, kütüphanelere, okullara, hemşehri örgütlerine, ortak işletmelere, kamuya açık alanlara, gönüllü üyelerden oluşan vakıflara, ticaret odalarına ihtiyaç duyar. Neoliberal demokrasi, "her şeyin üstünde piyasa" anlayışıyla, bu sektörü hedef alır. Vatandaşlar yerine tüketiciler üretir. Cemaatler yerine alışveriş merkezlerini üretir. Bu yaklaşımın sonucu, toplumsal açıdan hiçbir güce sahip olmayan, birbirinden kopuk, yılgın bireylerden oluşan atomize bir toplum anlayışı olmuştur. Özetle neoliberalizm yalnızca ABD'de değil, gezegenin her yerinde, gerçek katılımcı demokrasinin ilk elden ve en güçlü düşmanı durumuna gelmiştir; yakın gelecekte de bu konumunu sürdürmeyi amaçlar görünmektedir."
Om Yayıncılık - Robert W. McChesney
İspanya'nın güneybatısındaki Mérida şehri, son 29 yıldır ülkede kalan belki de son anarşist okula ev sahipliği yapmaktadır: Paideia. Okul, ismini bir şeyler öğretmekten ziyade çalışarak öğrenen bir toplum yaratma amacı güden, kişisel ve toplumsal ölçekte eğitim ile etkin vatandaşlık hedefleyen klasik Yunan halk eğitimi modelinden alır. Salt eğitimin dışında Paideia, doğrudan demokrasi için kişilik gelişimini de içerir. Bilgi ve becerilerin özümsenmesini ve en önemlisi, katılımcı ve kendisini yöneten bir vatandaşlığı öngörür. Anarşist değer ve ilkelerden yola çıkan özgün pedagojik metodolojisi aracılığıyla bu küçük İspanyol okulu bu uygulamayı çocuklarla ve onlar aracılığıyla hayata geçirir.
Sayfa 129Kitabı okudu
Reklam
237 öğeden 131 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.