Saatin akrebiyle yelkovanı yarışıyor sanki. Paravanalarla örtülü pencerelerde gündüz, gece birbirini kovalıyor. Bu düzmece zamanın geçmesiyle herkes birbirine giriyor.
‘’Biri içeri girse bizim karanlık televizyon ekranına baktığımızı, arkamızda elli yaşında bir kadının bağırıp çağırdığını görse, sıkı düzenden, cezadan söz ettiğini duysa alayımızın keçileri kaçırdığımızı, deli olduğumuzu sanır!’’
Tavuklar, aralarından birinin üzerinde kan gördüler mi başına üşüşüp gaga atmaya başlarlar. Sonunda tavuğu paramparça ederler gagalarıyla. Kavga sırasında kan, bir ikisine daha bulaşır. İlk zavallının işi bitince, sıra onlara gelir. Bu kez kanlanan üç-dört tavuk daha çıkar. Diğerleri onlara saldırır. Bir-iki saat içinde bir kümes dolusu tavuğun öldüğünü görmüşümdür. İnsanı tir tir titreten bir manzaradır. Buna engel olmanın bir yolu var. O da tavukların gözlerini bağlamak. Kanı görmemelerini sağlamak.