Mustafa Kemal Atatürk'ün Söylediği 75 Söz | Atatürk Sözleri ve Anlamları
Cumhuriyetimizin kurucusu, başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk, yaşam şekli ve üstlendiği görevleri gereği çok yönlü bir liderdi. Verdiği demeçler, söylediği sözler, aktardıkları ve daha nicesi hayatın her alanında önemli tavsiye, fikirler ve sözleri içeriyor. Spor,
kimse tarafından anlaşılmadığına inanmak, hiç kimseye kendini anlatamamak ve kendisini anlayabilecek birine özlem duymak. İşte aşk bu olmalıydı! Ama bunu bilmek için, genç olmak ve yalnızlık duymak gerekirdi.
Duymak üzere olduğun bir habere kendini alıştırman, onu duyduğundaki tepkini değiştirmiyor.
Mutlu son?
Bir efsaneye göre bir kadın bir adama aşık olmuş. Ama ne kadın ne adam bunu fark edememiş. Yaşadıkları duygu yoğunluğu o kadar duygusuz yapmış ki onları aşkı görememişler.
Ailesinden inanılmaz derecede sevgi almış, güzel, kibar bir kadın varmış. Annesi ve babası birbirine çok aşık bir çiftmiş. Bir erkek kardeşi ve bir ablası varmış. Ablası
Hasından bir erkek olmak tam olarak ne gerektirir? Duyguların bastırılması. Hassasiyetin gizlenmesi. Nezaketinden ve savunmasızlığından utanç duymak. Çocukluğu hunharca ve kesin şekilde terk etmek: Çocuk - adamların namı iyi değildir. Penisinin boyutu hakkında endişelenmek. Kadınlar yol yordam göstermeden veya farkına bile varmadan onlara
Şüphe duymak
Yazarlık Yolunda
1. Havaalanı, sınıf, ofis, otoyollar veya parklar gibi sık. lıkla bulunduğunuz kalabalık mekânlardaki insanla rı gözlemleyerek karakter alıştırması yapabilirsiniz Defterinizde, her gün karşınıza çıkan insanları tasvir edeceğiniz özel bir bölüm oluşturun. Jestlerini, kul landıkları kelimeleri, kıyafetlerini, yürüyüş şekillerini,
Ama kendini beğenmek ve kendine hayranlık duymak kadar tuhaf olan başka ne vardır?
Diğer yandan da: Kendini beğenmezsen çekici, hoş ve zarif bir şeyi nasıl meydana getirebilirsin?
(Deliliğe Övgü, Desiderius Erasmus)
Deliliğe Övgü 
Desiderius Erasmus
İnsan yalanlara gerçeklerden daha kolay inanır. Çünkü gerçekler çoğunlukla hoşlanmadığımız şeylerden, yalan ise çoğunlukla duymak istediğimiz şeylerden oluşur.
İnsan özellikle kendini yetersiz ve çaresiz hissettiğinde çok daha kolay yalan söyler; çok daha kolay yalanlara inanır.
Lütfen dikkatli okuyun..!
Birisi sana hakaret ediyorsa, duymak istediği şey senin savunmaların değil küçük düşmen ya da acı çekmendir genellikle. Sen bu durumu bilmezsen, kendini anlatmaya çalışırsın, yanlış anlaşıldığını, haksızlığa uğradığını vs vs. Ama karşı taraf duymaz bunları ve söylediklerini tekrarlar durmadan. Sen çok üzülürsün, hem duyduklarına hem de kendini anlatamamana. Ama üzülme, birisi sana hakaret ediyorsa seni düzeltmek için değil ezmek için söylüyordur bunu. Onlara kendini anlatamazsın. Açıklama yapmak yerine, ne yapmamı istersin, tam olarak neyi değiştirmemi istersin, amacın gerçekten yapmak mı yoksa yıkmak mı diye sormak, ısrarlı hakaretçilerden olabiliyorsa fiziksel olmuyorsa duygusal olarak uzaklaşmak iyi olacaktır. Bu insanlara karşı özür diler ve hatalıymış gibi yaklaşmak karşı tarafın tavrının şiddettini artırmasına neden olabilir. Kendini ezdirmemen, kendini koruman gerekir. Bu insanların derdi üzüm yemek değil bağcıyı dövmektir.
X'e Tezahürceler Yüklüyoruz.
İnsan beyni değirmen taşına benzer, içine bir şey atmazsanız kendi kendini öğütür, der. İbn-i Haldun.
Bizim kuşağın derdi de bu belki de, beynimizin içi ne ile dolu bilmiyoruz. Kendi kendimize bir savaştayız, kim sağ çıkarsa. E ben de balığın içindeki Yunuslardan biriyim. Güzel günler görmeye umudumuz var. Ama bazı dönemler de melankoliyim. Bazı dönemler de öfkeliyim. 15 yaşıma mı yoksa 20 yaşıma mı inanın bilmiyorum.(?) Ama mutlu olduğum en güzel an kelimelerimin "kıfayetsiz" kaldığı oğlumun yanında. Gözlerine bakınca derdini unuttuğum, uyuyunca derdimle boğuştuğum bir andan yazıyorum bunları. Hemhâl olmak güzeldir.
Ben kimim?
Sorusuna gelecek olursak ... Buna yanıt veremem. Maslow'un beşinci merdivenine çıkıp çıkamamak arasında kalmış biriyim. Ben oraya çıkmışta olabilirim, çıkmamışta olabilirim. Çıktım sanıp dibe battığım günlerim de oldu. Ama ayağa daha güçlü kalktığım anlarım da oldu. Ayağa kalktığımda yazmak daha iyi geliyor bana. Başardığını görmesini istediğin kişiye açık mektup gibi bir şey. Görmese de izliyordur bir yerden umuduyla ve en önemlisi yazmak kendi sesini duymak. Kendi kendinin sen dili olmak. Hataların varsa söylemek gibi. Delirseydiniz yazamazdınız, delirmeden yazınız, demiş ünlü düşünür. Başkahramanı sizin olduğunuz yazılar. Kendinizi baştan tanıyıp bulmak. Aslında;
X Biziz. X' e değer verin.
insanların hayatında kalmak uğruna
olmanı istedikleri kişi gibi
davranmaya, duymak istedikleri
şeyleri söylemeye çalışma.
gerçeğini daha en başından
ortaya koy ve yürü.
o yolu birlikte yürüyebileceğin
insanlar, arkandan gelenler olacak.
ne kimseye bir gün değişir
umuduyla katlan, ne de seni
severler umuduyla kendini değiştir.
sen sadece sen
Yok etmişsin kendini, bağırıp çağırman ondan. Kendi sesini duymak istiyorsun..