Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
KENDİNİ YAKAN ANALAR
Türkiye’nin ekonomik sorunları için kısa vadeli bir çözüm yoktu, insanlar protestolarına ve acı çekmeye devam ettiler. Piyasalar yeniden düşmüş ve Amerikan doları 1,5 milyon lira seviyesine çıkmıştı. Asgarî ücretin 100 milyon lira olduğu ortamda, sendikalar dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırının işçileri yoksulluk içinde yaşamaya zorlayarak 797 milyon liraya çıktığını hesapladılar. Kasım ayında Türkiye’nin her yanından işçiler Ankara’ya yürüyerek ‘işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk ve savaş’ı protesto ettiler. Başbakanlık konutunun önünde üç çocuk annesi bir kadın ‘Açlıktan ölüyorum’ diyerek kendini yaktı. Kasım ayında hükümet ekonominin durumuyla ilgili bir rapor yayınladığında, sekiz ay içinde 14.875 işyerinin bir milyon kişiyi işsiz bırakarak kapandığı görüldü. Aileler bölünüyordu ve suç oranı yükselmişti. Sendikaların araştırma raporu ayrıca zengin fakir gelir dağılımı farkının büyüdüğünü, fakirleri ve işsizleri koruyacak bir sosyal güvenlik ağı olmadığını da gösteriyordu.