İnsan, önünde bir tomar kısrak, elinde ipleri.
...ki her biri arzu ve emelleri.
Değdi yosun tutmuş bir abdal, "Bu gidiş nereye!"
...o an çözüldü dörtnala yüreğinin ipleri.
Dedi tutsağım, sürüklenen benim.
Hangi zengin, hangi sistemin zengini? Faizci düzenin mecbur bıraktığı kredi ile alım gücü elde etme, yatırım yapma üzerine kurulan düzen zalimdir. Sonrasında başta terör ve ekonomik yaptırım (olmazsa savaşlar) ile ülkeler fakirleştirilip, ekonomi istikrarsız hale gelince bir umutla "tefeci" tayfasına umut bağlayanlar mazlumdur. Nitekim bu düzende zenginden alıp fakire vermek hırsızlık değil adaletin kendisidir. Ama adaleti sağlayacak olan "herkes" değildir. Kamu adına adaletle hükmedeceği halkın kahir ekseriyetinden biat almış bir güçtür bu.
Ta başa dönersek Adem bu yüzden elmayı yemişti. Cennette dolaşırken sıkılmış ve Rabbini tüm sıfatlarıyla daha yakından tanımak istemişti.Ve Gazap sıfatını tatmak için dünyaya geldi.
Aşk da öyle. Elde edene kadar yanar tutuşursun Ve sonra...
Gelmiş geçmiş tüm kadınlar sizin olsa ( ve hayal ettikleriniz de dahil ) geriye ne kalır, Hiç!
Yokluk denilen şey de budur.
Tasavvuf ehli sufi takımı bu aşkın, aşkın kaynağının, yokluğun peşinde işte. Kaynağa ( spring) vardığınızda iş biter, bir bütün olursunuz ve ebediyet başlar.