Kitapta Dragomir(Stavro) adında bir karakterin Adrien ve Mihail’e anlattığı acılar ve özlemle dolu hayatını okuyorsunuz. Kira adında ablasının kaçırılıp Dragomir’in yıllarca ablasını ararken başından geçenleri ve aşık olduğu kadın Tinkutza’yla ve onun ailesiyle yaşadığı olayları anlatıyor. Stavro’nun hikayesi Romanya'dan başlayıp, İstanbul, Beyrut, Şam, Diyarbakır gibi yerlerde devam ediyor. Dragormir’in genç olması, saflığı, hayat hakkındaki tecrübesizliği; karşısına çıkan insanlara sürekli güvenmesine, koruyucu birine ihtiyaç duymasına neden oluyordu. Onu bu ihtiyaçtan kurtaran da Barba Yani’den öğrendiği salep satıcılığı oluyor... Gerçekten güzel ve anlamlı, okuyana bir şeyler katacak, önyargıyı kırabilecek bir kitaptı.
“Çünkü tek bir adamın iyi yürekliliği, bin kişinin kötülüğünden daha güçlü; kötülük, onu yapanla birlikte ölüp gidiyor; iyilikse dürüst adamın yok oluşundan sonra bile ışık saçmayı sürdürüyor.”