...
Bu sıralarda Türkiye'de de enteresan gelişmeler meydana gelmiştir. Kırım Türkleri'nin sürgününden 2 hafta önce 3 Mayıs 1944'te, Türkiye'de bazı milliyetçi aydın ve siyaset adamı "turancılık" suçlamaları ile tutuklanmışlardı. Bu kişiler "Dış Türkler" olarak ifade ettikleri Türkiye dışında, özellikle Sovyetler Birliği ve Çin'de yaşayan Türklerin içinde bulundukları zor şartlardan kurtulmaları için fikir platformunda mücadele ediyorlardı. Ancak onların bu çabaları dönemin hükümeti tarafından suç telakki edilmiş ve bu fikre mensup birçok ilim, siyaset ve fikir adamı tutuklanarak cezaevlerine gönderilmiştir. Dış dünyadaki gelişmeleri yakından takip ettiği bilinen Stalin'in de Türkiye'de meydana gelen bu gelişmelerden sonra, ülkesindeki Türk ve Müslüman topluluklara uygulanan baskı hareketlerine karşı herhangi bir tepki gelmeyeceğini kestirmesi zor değildir.
...
1941’de ileri gelen Tatar liderlerinin çoğu ya ölmüştü ya da Sibirya’daki Sovyet çalışma kamplarındaydılar. Ve Stalin’in SSCB’ndeki milli komünizmin bütün izlerini yok etme çabalarının neticesi olarak komünist Tatar liderleri ağır kayıplar vermişlerdi.
18 Mayıs 1944 nihaî felaketin sebebi oldu. Başka hiçbir Sovyet milliyetinde görülmemiş derecede imhası ile sonuçlanmıştı. Tatar halkının hemen hemen yarısı ya imha edilmiş ya da sürülmüştü.
On dördüncü yüzyılın sonlarına kadar Kırım’daki Tatar valilerin hiçbiri Kırım’ı kontrolleri altında tuttukları bağımsız bir siyasi güç haline getirmeyi
denemediler.