- "Narsisistik kişilik bozukluğunun temel tanı ölçütlerinden birisi olan, başka insanları kendi çıkarları için istismar etme davranışı, günümüz toplumunda kınanmak bir yana, övülüyor. Ekonomik sistemin özünde, başka insanları bir ürünü almaya ikna eden kişileri ödüllendirmek yatıyor. Şirketlerin dünyasında başarmak; sadakat, adanmışlık, bütünlük ve samimiyet gibi değerlerden daha önemli hale geliyor. Narsisizm, ‘modern zamanların Protestan etiği’ olarak küresel yaygınlık kazanıyor. Elektronik medya yüzeysel imgelere yaslanıyor; öz ve derinlik yok sayılıyor. Batı ülkelerinde bugün yaşlıların %80’i çocuklarından ayrı yaşıyor; oysa bu oran, yüzyıl önce %25’ti. Ölümden, yaşlılıktan, hastalıktan, acıdan tiksinen ve hep genç, güzel, her an hareket halinde olmak isteyen bir narsisistik insan tipi, küresel rüzgarlarla, metastaz yapan kanserli doku misali, dünyaya yayılıyor. Böylece merhamet, dayanışma ve erdem hayatlarımızdan çekiliyor. Güvenli bir sığınak olan ailenin çözülmesi, anne babanın işyerlerinde geçirdikleri uzun ve yorucu saatlerden sonra çocuklarına yeterli düzeyde eşduyum gösterememeleri, geleneksel toplumun ve siyasî ideallerin yetersizliği, politika ve edebiyattaki şüpheciliğin artması gibi bir dizi durum narsisistik kişilik bozukluğunun artan yaygınlığı ile ilişkilendiriliyor. Bu kişiliğin başat özelliklerinden haset duygusu, modern reklamcılığın marifetiyle azgın bir ejderhaya dönüşüyor. Rekabet kültüründe, “ötekinin mutluluğu benim mutsuzluğum, ötekinin başarısı benim başarısızlığım” oluyor..."
(Kemal Sayar-Anlayış dergisi. sayı.29. Ekim-2005)