100 Soruda Çevre - Çevre Sorunları ve Çevre Politikası

Ruşen Keleş

En Beğenilen 100 Soruda Çevre - Çevre Sorunları ve Çevre Politikası Gönderileri

En Beğenilen 100 Soruda Çevre - Çevre Sorunları ve Çevre Politikası kitaplarını, en beğenilen 100 Soruda Çevre - Çevre Sorunları ve Çevre Politikası sözleri ve alıntılarını, en beğenilen 100 Soruda Çevre - Çevre Sorunları ve Çevre Politikası yazarlarını, en beğenilen 100 Soruda Çevre - Çevre Sorunları ve Çevre Politikası yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Soru 60. Tek Tanrılı Dinlerin çevreye yaklaşımı nasıldır?
Örneğin, Müslümanlığın kutsal kitabı olan Kur'an'da, evrenle ilgili ayetlerin amaçları belirtilirken, özellikle şu noktalara vurgu yapıldığı dikkat çekmektedir: Doğal varlıklara, doğa olaylarına ve evrenin yapısına ilişkin aydınlatıcı bilgiler vermek, doğanın korunması gerektiğini öğretmek. Bunun dışında, Kur'an'da yer alan ayetlerden birçoğunda da, doğaya karşı davranışlara yön vermesi beklenen değerler yer almıştır. Örneğin: "Yeryüzünü size boyun eğdiren O'dur. Allah'ın verdiği rızklardan yiyin; sonunda, dönüş onadır". (Mülk 15). "Geceyi ve gündüzü, güneşi ve ayı sizin istifadenize vermiştir" (Nahl 13). Yeryüzünde rengarenk şeyleri de sizin için yaratmıştır" (Nahl 13), Müslümanlığın kutsal kitabında, Allah'ın, insandan, doğal çevresini korumasını, evrenin doğal ve ekolojik değer lerinin bozulmasını önlemesini istemekte olduğu; aksi takdirde, bundan doğrudan doğruya insanın kendisinin zarar göreceği vurgulanmaktadır. Bu konularda, Kur'an'da ya doğrudan bir buyruk yer almakta, ya da çevreyi bozmaya yönelik davranışlar yasaklanmaktadır. Doğal denge kavramı Kur'an'da açık bir biçimde yer almıştır: "O göğü yükseltmiştir. Dengeyi koymuştur. Artık dengeye tecavüz etmeyin Dengeyi doğru tutun. Dengeyi bozmayın" (Rahman 7-9) Peygamberin eylemli olarak yapmış oldukları ve sözleri de, bu konuda Kur'an'da yer alan kuralları bütünleyici niteliktedir. Bunlar arasında, ormanların korunmasından, sit alanlarının belirlenmesine, bitki ve hayvan türlerinin korunmasına varıncaya kadar pek çok kural dikkat çekmektedir.
Bir Adalet Kuramı adlı yapıtında, John Rawls da, yakın gelecek ile uzak gelecek arasında bir ayrım yapmakta ve bugünkü kuşakların gelecek kuşaklar hesabına akla uygun bir biriktirme yükünün altına girmeleri gereğinden söz etmektedir. Rawls'a göre, her kuşak bir önce ki kuşaktan devralmış olduğuna denk düşen bir karşılığı bir sonraki kuşağa devretmeye hazır olmalıdır. Bir başak deyişle, bugünkü kuşaklar, bir önceki kuşağın kendilerine ödediği fiyatı gelecek kuşaklara ödemek zorundadırlar. Buna kuşaklararası adalet (intergenerational equity) adı da verilmektedir.
Reklam
Ülkemizde çok önemli bir çevre sorunu olduğu bilinen tıbbi atıkların giderilmemesi konusunda, düzenli depolama tesislerine sahip illerin sayısının giderek artmakta olduğu söylenebilir. Ankara, Bursa, Izmir, Gaziantep, Denizli, Malatya ve Erzincan belediyelerinin düzenli depolama tesisleri bulunduğu vurgulanmalıdır. Kocaeli, Sakarya ve İstanbul anakent belediyeleri ise, tibbi atıkları yakarak yok etme yöntemini kullanan belediyelerdir. Atık pil ve akümülatörler, inşaat yıkıntı ve hafriyat atıkları (ki bunlar, betonarme, beton, siva, tuğla, briket, tahta, cam, metal parçaları, alçı kartonpiyer, kiremit, plastik, elektrik malzemeleri, boru ve asfalt gibi maddelerdir), tarımsal atıklar, atık yağlar, evsel atık sular ve endüstriyel atık sular başlıca kirletici elemanlardır. Evsel atık su arıtma tesisleriyle pis su (kanalizasyon) ağlarının yapımından ve işletilmesinden belediyelerin sorumlu olduğu bilinmektedir. Çevre Bakanlığı'nın bu tesisler üzerin de belli bir denetim yetkisi olmakla birlikte, uygulama bekle nen gibi değildir. 3200 kadar belediyeden 2300 kadarında pis su ağı ile hizmet verilmekte olmasına karşın, arıtma tesisle rinde işleme konu olan suların büyük çoğunluğunun deniz lere ve akarsulara boşaltıldığı bilinmektedir.
Hiç kuşkusuz, atıksu tesisi ile hizmet verilen nüfusun toplam nüfus içindeki oranının %10'dan %46'ya yükselmiş olması elbette önemlidir. Ama ne var ki, denize ya da akarsulara dökülen kirli suların içerdikleri bileşiklere ilişkin bilgiler yoktur. Ülkemizde çöplerini ve kirlettikleri suyu denizlere, göllere, akarsulara boşaltan sanayi kuruluşlarının sayısına ilişkin bilgilerden yoksunuz. Sanayide kullanı lan suyun dörtte üçüne yakını denizlere boşaltılmaktadır. Gediz ve Ergene nehirlerine atılan kirli sanayi sularının miktarı, yayımlanan ve açıklanan rakamlar içinde yer almamaktadır Ülkede yaşanan çevre sorunlarının neler olduğu ve çözüm yollarına ilişkin olarak 2008 yılında yapılmış olan bir TBMM Meclis Araştırma Komisyonu çalışmasına göre, Türkiye'de kişi başına üretilen günlük evsel atık miktarı 1.06 kilodur. Toplanan katı atıkların yaklaşık %29'u düzenli depolama alanlarında, %45'i düzensiz depolama alanlarında (belediye çöplüklerinde), %15'i anakent belediyelerinin düzensiz depo lama alanlarında, %3'ü öteki belediyelerin düzensiz depola ma alanlarında, %1'i kompost tesislerinde ve %7'si de baş ka yöntemlerle giderilmektedir. Başka yöntemlerle kastedilen, gömme, akarsulara ve göllere dökme, açık alanlarda yakma gibi yöntemlerdir. Ne var ki, ülkede toplam atıklar içinde organik madde oranının yüksek olması, kışın kül yüzdesinin artması, çöpün kalori değerinin düşük olması, yatırım ve işletme giderlerinin yüksekliği gibi nedenlerle, katı atıkların yakılması uygun bir katı atık giderme yöntemi olarak kullanılmamaktadır.
TÜRKİYE ULUSAL ÇEVRE STRATEJİSİ VE EYLEM PLANI / HAVA KİRLİLİK RAPORU
¶ Yüksek kükürtlü kömürün evlerde kullanımı üzerindeki yasak genel olarak siyasal nedenler yüzünden etkili biçimde uygulanamamaktadır. Yoksul haneler kömürden doğal gaza dönüşüm masraflarını karşılayamamaktadırlar. ¶ Geçmişte sanayi (de) ve ısıtma amacıyla yakıt kullanımında alınan önlemler kentsel hava kalitesini iyileştir mişken, motorlu taşıt
Çevre düşüncesinin 1960'lardan sonraki gelişmesinde, geleneksel korumacı yaklaşımlara ek olarak halk sağlığı kaygılarının da payı vardır. İkinci Dünya Savaşını izleyen yıllar da, yapay gübreler, böcek öldürücü ilaçlar (pestisidler), öteki yapay plastik maddeler ve DDT gibi malların üretimin çok atmasına gösterilen tepkiler de gelişmeler üzerinde etkili olmuştur. Nükleer silahlara ve atom enerjisine karşı tepkiler üzerine, 1960'ların sonlarında Avrupa'da yaşanan öğrenci hareketlerinin de etkisi olduğu unutulmamalıdır.
Reklam
51 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.