17. Yüzyılın bütün büyük filozoflarına göre hakikat, dini otorite veya kutsal metinler tarafından aktarılan bir şey değildir; hakikat, akla dayalı, özgür ve tarafsız araştırma ile keşfedilen şeydir.
Buna göre, filozofun bakışı doğaüstü alana yönelmek, tefekkürü, ilahi varlık alanını konu almak yerine, artık yeryüzüne yönelmek, doğal varlık alanını konu almak durumundadır.