...otuz gun bittikten sonra, başka günler ve başka haftalar birbirine eklenince, yağmurlar başlayıp günler kısalmaya, havalar soğumaya yüz tutunca, işlerin düşünüldüğü gibi olmayacağı anlaşıldı.
Sessizlik tam çöküyordu ki, nereden geldi, nasıl oldu, bilemedik gecikmiş bir top mermisi bir dipnot gibi kısa bir top mermisi çıkageldi. Neolitik devre ait, cilalı balta biçiminde, döküm bir demir parçasıydı bu, yakıcı, dumanlı, bir el büyüklüğünde, kocaman bir cam parçasıyla aynı keskinlikteydi. Sanki kişisel bir meseleyi hallediyormuş gibi,
Anthime kolsuzluğunu kabullenmişti kabullenmesine ama o kadar da teslim olmamıştı, çünkü olmayan sağ kolunu hayali bir kol gibi kullanıyor, göğüsünde sol eliyle birleştiriyor ya da arkada ellerini kavuşturuyor, elini bileğinden kavrayıp sıkıca tutuyordu. Bunu ne kadar kabullenmiş olsa da, uyandığında bedenini esnetirken otomatik olarak zihninde sağ kolunu da esnetiyordu. Sonra gözünü açtığında, gün içinde yapacak az şey okduğunu düşünüp muhtemelen otuzbir çektikten sonra yeniden uyurdu-bu ise sol elle kolayca çözülen bir sorundu.
Eğer savaşta üç beş kişi ölürse, temizlik eksikliğindendir. Çünkü kurşun öldürmez, asıl pislik öldürür ve siz de önce onunla savaşmalısınız. Yani yıkanın, tıraş olun, taranın ve hiçbir şeyden korkmayın.
Oysa savaştan öyle canımızın istediği gibi çekip gidemezdik. Durum basit, sıkıştık kaldık; önünüzde düşman var, yanınızda fareler ve bitler, arkanızda da jandarmalar.
Eğer savaşta üç beş kişi ölürse, temizlik eksikliğindendir. Çünkü kurşun öldürmez, asıl pislik öldürür ve siz de önce onunla savaşmalısınız. Yani yıkanın, tıraş olun, taranın ve hiçbir şeyden korkmayın.
Sayfa 18 - Helikopter Yayınları ocak 2015Kitabı okudu
Şarap artık sorun değildi , çünkü genel kurmayda ,askeri sarhoş edince cesaretinin arttığı ve özellikle de durumunu aklına getirmediği yolundaki görüş giderek daha çok benimsendiğinden alkol ve şarap bol bol dağıtılır olmuştu.
Her tür gaz, kör edici, deri dökücü, boğucu, öksürtücü ya da göz yaşartıcı gaz... Düşman bunları tüplerden ya da özel toplarla, küme küme ve rüzgârın yönüne doğru bol bol atıyordu.