"On binlerce metreden ateş ve ölüm yağdırmayı düşünen melun zekâlar, zulüm ve tahakkümü aynı haşmet ve kibirle devam ettirebilmek için milletleri çarpıştıran diplomatlar, biraz da insâniyetin refah ihtiyacını ve salahını düşünseler, insanlar arasındaki bağları yok ederek milletler arasında uçurumlar kazan katil kafalar biraz da itimat ve muhabbet esaslarını tahkim etselerdi belki dünya zaman zaman böyle bir mezbaha, iğrenç, uğursuz, kanla dolu bir mezbaha halini almayacak; insanlığın nasibi acı dolu iniltiler olmayacak, bugün ölümün haşin eliyle kapanan gözler arkasında yüz binlerce göz matem selleriyle çağlamayacaktı. Avrupa'nın kanlı ve kartal medeniyetine benden ebedi bir lânet..."
"On binlerce metreden ateş ve ölüm yağdırmayı düşünen melun zekâlar, zulüm ve tahakkümü aynı haşmet ve kibirle devam ettirebilmek için miletleri çarpıştıran diplomatlar, biraz da insâniyetin refah ihtiyacını ve salahını düşünseler, insanlar arasındaki bağları yok ederek milletler arasında uçurumlar kazan katil kafalar biraz da itimat ve muhabbet esaslarını tahkim etselerdi belki dünya zaman zaman böyle bir mezbaha, iğrenç, uğursuz, kanla dolu bir mezbaha halini almayacak; insanlığın nasibi acı dolu iniltiler olmayacak, bugün ölümün haşin eliyle kapanan gözler arkasında yüz binlerce göz matem selleriyle çağlamayacaktı. Avrupa'nın kanlı ve kartal medeniyetine benden ebedi bir lânet..."
Hereke, 23 Temmuz 1915
Geçen harbin son günlerinde susan kalemim, hatıralarımın artık umutsuzluk ve kederle dopdolu olan sahifelerini kapamak ihtiyacını hissederken şimdi duygularım bugün, bu yeni harbin nihayete ermez gibi görünen çok elim hadiseleri arasında yine yazmak ve söylemek ihtiyacı hissediyor.
Yazmak ve söylemek... Şükür ki beşeriyetin sürüp giden istırabını hafifleten şu iki işe yarar vasıtayı icat etmişler... Söylemek ve yazmak olmasaydı dünya ne kadar kör ve nankör olur, şüphesiz baştanbaşa bir deliler yurdundan başka bir şey olamazdı. İşte ben de söyleşemediğim, hitaba lâyık insan bulamadığım şu elim hadiselerin seyri arasında defterimin beyaz sahifeleri üzerine narin ve sızlayan, ruh ve mevcudiyetimi ezip bitiren hisleri bugün yeni hayatın bazen feci ve bazen gülünç hadiselerini dökerek ruh ve mevcudiyetime bir miktarcık zevk ve teselli bahşetmek istiyorum.
Cephe gerisinde olan yedek subayin anılarıdır. Anılarının büyük kısmı hastane ve sonrasina ait olan birligini bulma anıları kaleme alınmış. Cephenin önlerinde olmadıgı için savaşı ve harekatları neredeyse hiç hissedemiyorsunuz. Yazdiklarında kendini merkeze koyup diger kişileri küçümsüyor gibi bir his uyandı bende.