1924 Bir Fotoğrafın Uzun Hikâyesi

Beşir Ayvazoğlu

1924 Bir Fotoğrafın Uzun Hikâyesi Gönderileri

1924 Bir Fotoğrafın Uzun Hikâyesi kitaplarını, 1924 Bir Fotoğrafın Uzun Hikâyesi sözleri ve alıntılarını, 1924 Bir Fotoğrafın Uzun Hikâyesi yazarlarını, 1924 Bir Fotoğrafın Uzun Hikâyesi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hayatı ile eseri arasında yakın münasebet bulunan her sanatkar, karşısındakileri, başkalarından daha fazla hayran eder. Tarihin nadir yetiştirdiği bu nevi kiymetler, içinde, Mehmet Akif'e gelinciye kadar, yalnız Namık Kemal'i görüyoruz. Arada bir fark varsa, o da, Namık Kemal'in şiirine Namık Kemal'in hayatından sirayet eden kudrettir, ve Namık Kemal'in hayatı eserinden kuvvetlidir. Mehmet Akif de ise, eser ve hayat, aynı metin adımlarla yan yana gider.
Midhat Cemal, sağlığına son derece dikkat eden, hastalık hastası denecek kadar titiz bir adam olduğu halde en korktuğu hastalığa, akciğer kanserine yakalanmıştı. Fakat kanser olduğu kendisine hiç söylenmedi. 1956 yılının 30 Mart'ın da, Yusuf Ziya'nın anlattığına göre, eşi öldükten sonra, yani on yıldır kapısını hiç açmadığı yatak odasına geçmek istedi, onun son nefesini verdiği yatağa uzandı ve bir daha uyanmamak üzere gözlerini yumdu.
Reklam
Toprak, onu, sen kol kanat ol, öyle kucakla! Bilmezsin, o gökten de, adından da temizdi. Ey yeryüzü, måbet kesilip Tanrı'ya yüksel! Koynunda yatan gölge bizim Âkif'imizdi Mithad Cemal
Ne tuhaftır yerin altında ölüm karnavalı, Eriyen çehre çemendir, çürüyen çehre çalı! Midhat Cemal
Sayfa 295Kitabı okudu
Öldükten sonra cehenneme gitmekten değil, hiçbir yere gitmemekten korkan Cenab şimdi kim bilir neredeydi? Onun herkes gibi ölmüş olmasına inanamayan Midhat Cemal'e göre, "gözlerimizin kamaşarak, şaşırarak baktığı, fanilerin en az fanisi Cenab, insanlara öldüğü için benze(mişti).
Sayfa 276Kitabı okudu
Edebiyatımızın tasvir hususundaki bu geriliğini bizde Avrupaî mânada resmin bulunmamasına bağlayan Akif, aslında yaygın görüşü dile getirmiştir. Yahya Kemal de yayımlanmadığı için ne zaman yazıldığını bilmediğimiz "Resimsizlik ve Nesirsizlik" başlıklı yazıda "Resimsizlik yüzünden cedlerimizin yüzlerini göremiyoruz. Ah bu ne feci hicrandır! Eski şehirlerimizi göremiyoruz; yanmış yahut yıkılmış nice binalarımızı göremiyoruz; kıyafetlerimizi göremiyoruz; o kıyafetlerin asırlar aras yavaş yavaş nasıl tekâmül ettiklerini anlayamıyoruz; vatanı kurduğumuz eski seferlerimizi, eski meydan muharebelerimizi, bu muharebeleri başaran şerefli ordularımızı göremiyoruz. Ah, ah... Resimsizlik yüzünden daha neleri, neleri göremiyoruz" diye yakınmış...
Reklam
241 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.