Sosyalizm ve faşizmin harmanlandığı fikirlere ket vurulan ve baskıcı hükümetin insanları istediği gibi yönlendirdiği ütopyada dahi birkaç gözü açılmış; koyun sürüsüne katılmayan, hükümetin baskıcı rejiminden hoşnut olmayan kişilerin bulunması ve o kişilerin de büyük uğraşlarla bu koyun sürüsüne dahil edilmeye çalışılması acaba bu isyankarlar bir avuç insan değil de güçlü bir topluluk olsaydı bu otoriter rejimi düşürebilir miydi diye düşünmeden edemiyorum.
Bu kitap bana ideal bir yönetim biçiminin var olamayacağını sadece zeki bir halkın devleti daha özgür ve yaşanabilir bir hale getirebileceğini göstermiş oldu. Halk arasında da dendiği gibi demokratik rejim kötünün iyisidir çünkü bilinçsiz toplumlarda demokrasi çok tehlikeli bir silahtan başka bir şey değildir.
Kitapta beni en çok etkileyen bu katı rejimden bıkmış olan Winston’ın istediği kadında bile objektif olarak bakıldığında kimsenin partnerinde istemeyeceği özellikleri barındırmasını istemesiydi. Demek ki bir şeyi ne kadar baskılarsan o şey o kadar güçlü ters tepiyor.
kitapta bulunan sevdiğin bir alıntı: Acıdan tek bir şey dileyebilirsin: durmasını. Dünyada hiçbir şey fiziksel acı kadar kötü değildir. Acı karşısında kahraman yoktur.