Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

20. Yüzyılın Uluslararası Tarihi

Kolektif

Sayfa Sayısına Göre 20. Yüzyılın Uluslararası Tarihi Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre 20. Yüzyılın Uluslararası Tarihi sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre 20. Yüzyılın Uluslararası Tarihi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Askerî potansiyel ile uluslararası statü arasındaki ilişkinin kesin olmaması, gücün doğası gereği muğlâk bir nitelik olmasıyla kısmen, açıklanabilir. Devlet adamlarının başka devletlerin nispi kuvvetleri hakkındaki algıları, gazete haberlerinden gizli haber alma servislerine kadar her şeyi içeren çok çeşitli bilgi kaynaklarına dayanır. Bu enformasyonu toplamak ve filtreden geçirmek için çok karmaşık bir bürokrasi görevlendirilmiştir ancak bürokrasi de insanî hatalardan bağışık değildir hatta bu yapının içinde taraflı kişiler de olabilir. Devlet adamları uluslararası gücün gerçekleri konusunda çok somut hükümler verebilmek için aşırı bir çaba gösterebilirler ama bu hükümler genellikle yetersiz veya yanlıştır.
Sayfa 13 - Siyasal Kitabevi, 2.Baskı, Ağustos 2015
Güç -sahip olunan- bir nesne değildir, bir ilişkidir.
Sayfa 14
Reklam
Güç, coğrafya değiştirince etkisiz olabilir: Boer Savaşı (1899-1902) örneği
Askeri, malî ve sanayi kaynakları bakımından ezici üstünlüğü sahip, dünyanın en büyük deniz gücü Britanya, Imparatorluğa bağlanmamak için direnen iki küçücük ve geri kalmış Afrikaner cumhuriyeti tarafından küçük düşürüldü. İki yıl süren vahşi ve acımasız gerilla savaşından sonra Britanya nihayet 1902 yılında zaferi elde etti ama faturası ağır olmuştu. Kayıplarına göre kazancı verdiği kayıp çok fazlaydı.
Sayfa 15 - Siyasal Kitabevi, 2.Baskı, Ağustos 2015
Modernleşme eski kurumların ve geleneksel toplumsal, kültürel, ekonomik yaşamın dokusunun yıpranmasına yol açtı. Parlamentolar, siyasal partiler, baskı grupları ve basın yoluyla halk siyasal alana etki yapmaya başladı. Her yerde seçkinler kesimi, içeride değişim taleplerini yatıştırma mücadelesi veriyordu ve en sözünü sakınmayan gruplar da dışarıda genişleme talebinde bulunuyordu. Bu siyasal gerilimin arka planında çok daha geniş bir entelektüel başkaldırı hüküm sürmekteydi. Nietzche Tanrı'nın öldüğünü ilan etmiş, Darwin, İncil'deki Yaradılış bölümünün bir efsane olduğunu, Freud ise bilinçaltını keşfetmişti ve Einstein zaman ve uzam kavramlarıyla ilgili geleneksel düşünceleri silip süpürmüştü.
Sayfa 18 - Siyasal Kitabevi, 2.Baskı, Ağustos 2015
Bir Fransız devlet adamının deyişiyle, "büyük bir millet olarak kalmak ya da olmak" için "sömürge sahibi olmanız şarttır".
Sayfa 25
1914'lerin erkekleri, yaptıkları bireysel seçimlerin nelere yol açabileceğini önceden görememiş olsalar ve bazen bu seçimler onlara alın yazısı gibi görünmüş olsa bile, omuzlarında sorumluluk yükü ağırdır.
Sayfa 35
Reklam
Ekim 1917 tarihine kadar, Amerikalıların Avrupa'da yalnızca 80.000 askeri vardı. 1919 yılına gelindiğinde bu sayı iki milyona yükselecekti.
Sayfa 43
Paris Barış Anlaşması
Fransa'nın en fazla ihtiyaç duyduğu şey, Almanya ile barışmak için sağduyulu bir barış ve güvenlik anlayışının gelişmesinin teşvik edilmesiydi ve bunun için Amerika ve Britanya'nın desteği gerekiyordu, oysa durum bunun tam tersiydi. Kendisinden çok daha güçlü olan ve hem "savaş suçlusu" ilan edilmiş hem tazminat ödemeye mahkum edilmiş böylece nefret duygusunun hakim olacağı bir komşu karşısında Fransa'nın, eli kolu bağlanmıştı, üstelik Almanya'nın bu iki hükmün yer aldığı bir anlaşmaya gönüllü olarak uyacağı peşinen kabul edilmiş oluyordu.
Sayfa 53
20.yüzyılın öyküsü bir ölçüde Avrupa'nın görece inişe geçmesini, Avrupalı olmayan devletlerin uluslararası sistemde eşit konuma yükselişini anlatır.
Sayfa 69
Ekonomik sıkıntı doğal olarak siyasal iklimi de zehirledi. Siyasi partilerin popülerliği, bir dizi yolsuzluk skandalı ve siyasetçilerin yalnızca büyük Japon kartellerinin (zaibatsu) çıkarlarına hizmet ettiği izlenimini doğurması yüzünden zaten epeyce aşınmıştı. Ekonomik kriz bu düşmanlığı iyice keskinleştirdi ve "aşırı milliyetçileri" siyasi parti rejimi kavramını toptan reddetmeye ve modernleşmenin doğurduğu sorunların baskısına cevap vermeye çalışan derneklerin hızla çoğalmasına yol açtı.
Sayfa 79
Reklam
Çin-Japon Savaşı
Japonya'nın kaçamak davranışları kendi konumundaki şu yemek zayıf noktadan kaynaklanıyordu: Bir yanda Batı'nın tutumundan nefret ederken bir yandan da Batı demokrasileriyle ticaret yapma ihtiyacı.
Sayfa 86
Britanya ile karmaşık ve çok eskiye dayanan tarihi ilişkisi nedeniyle İrlanda oldukça kural dışı bir örnektir ama çok da önemli bir örnektir, çünkü İrlanda'nın Britanya'nın boyunduruğundan kurtulmak için gösterdiği çaba, sömürgelerin kurtuluşa ulaşmak için savaşmalarının mümkün olduğunu göstermekteydi.
Sayfa 102
Avrupa sömürgeciliği ile Arap milliyetçiliği arasındaki ilişki en iyi şekilde, bir aşk ve nefret ilişkisi olarak tanımlanalabilir çünkü Arap milliyetçiliği bazı Avrupa fikirlerini tutkuyla benimserken aynı zamanda Avrupa egemenliğinden şiddetlw nefret ediyordu. Sonunda Avrupa sömürgeciliği Arapların ulusal kimlik duygusunu güçlendirdi.
Sayfa 107
Arap milliyetçiliğinin benimsediği Avrupa karşıtı nitelik aynı şekilde Türk karşıtlığını da benimsedi. Aslında Arap milliyetçiliği tartışmasının, Arapların Avrupa ile temas etmesiyle başlayan bir tepkiden çok, Osmanlı İmparatorluğu'nun Arapça konuşan eyaletlerinde daha fazla özerklik talebinin yükselmesiyle başladığı öne sürülebilir. Arap milliyetçiliği hareketinin kurumsal kökenleri incelendiğinde bu daha açık olarak görülür. 1875'ten itibaren Osmanlı merkeziyetçi yönetiminin Türkleştirme siyasetine muhalif, çok sayıda küçük ve çoğu gizli çalışan dernek kurulmuştu. Bunlar Arap yönetiminin özerk olmasını, Arap dilinin resmi dil olmasını ve Arapların incinen gururunun onarılmasını istiyordu, bazıları Osmanlı Sultanının, Halife sıfatını taşımasını bile Arap haklarının gasp olarak görecek kadar ileri gidiyordu.
Sayfa 107
Bağımsızlık konusunda verilen söz 1915-16 Hüseyin-McMohan yazışmalarında belgelenmiş, böylece onlar da Osmanlı Devleti'nin sonunu getiren savaşa katılmışlardı. Verdikleri sözü tutmayan Britanya ve Fransa çok zor duruma düştü çünkü onların manda yönetimi olarak elde ettikleri, sorumlu oldukları topraklar, bağımsızlığın eşiğine gelmiş ülkeler olup, kendi milliyetçi hareketlerini yaratmışlardı ve orada yaşayan halklar kendilerini imparatorluğun tebaası olarak değil eşiti olarak görüyorlardı.
Sayfa 108
22 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.