Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

20. Yüzyılın Uluslararası Tarihi

Kolektif

En Beğenilen 20. Yüzyılın Uluslararası Tarihi Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen 20. Yüzyılın Uluslararası Tarihi sözleri ve alıntılarını, en beğenilen 20. Yüzyılın Uluslararası Tarihi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Modernleşme eski kurumların ve geleneksel toplumsal, kültürel, ekonomik yaşamın dokusunun yıpranmasına yol açtı. Parlamentolar, siyasal partiler, baskı grupları ve basın yoluyla halk siyasal alana etki yapmaya başladı. Her yerde seçkinler kesimi, içeride değişim taleplerini yatıştırma mücadelesi veriyordu ve en sözünü sakınmayan gruplar da dışarıda genişleme talebinde bulunuyordu. Bu siyasal gerilimin arka planında çok daha geniş bir entelektüel başkaldırı hüküm sürmekteydi. Nietzche Tanrı'nın öldüğünü ilan etmiş, Darwin, İncil'deki Yaradılış bölümünün bir efsane olduğunu, Freud ise bilinçaltını keşfetmişti ve Einstein zaman ve uzam kavramlarıyla ilgili geleneksel düşünceleri silip süpürmüştü.
Sayfa 18 - Siyasal Kitabevi, 2.Baskı, Ağustos 2015
Askerî potansiyel ile uluslararası statü arasındaki ilişkinin kesin olmaması, gücün doğası gereği muğlâk bir nitelik olmasıyla kısmen, açıklanabilir. Devlet adamlarının başka devletlerin nispi kuvvetleri hakkındaki algıları, gazete haberlerinden gizli haber alma servislerine kadar her şeyi içeren çok çeşitli bilgi kaynaklarına dayanır. Bu enformasyonu toplamak ve filtreden geçirmek için çok karmaşık bir bürokrasi görevlendirilmiştir ancak bürokrasi de insanî hatalardan bağışık değildir hatta bu yapının içinde taraflı kişiler de olabilir. Devlet adamları uluslararası gücün gerçekleri konusunda çok somut hükümler verebilmek için aşırı bir çaba gösterebilirler ama bu hükümler genellikle yetersiz veya yanlıştır.
Sayfa 13 - Siyasal Kitabevi, 2.Baskı, Ağustos 2015
Reklam
Britanya ile karmaşık ve çok eskiye dayanan tarihi ilişkisi nedeniyle İrlanda oldukça kural dışı bir örnektir ama çok da önemli bir örnektir, çünkü İrlanda'nın Britanya'nın boyunduruğundan kurtulmak için gösterdiği çaba, sömürgelerin kurtuluşa ulaşmak için savaşmalarının mümkün olduğunu göstermekteydi.
Sayfa 102
Güç, coğrafya değiştirince etkisiz olabilir: Boer Savaşı (1899-1902) örneği
Askeri, malî ve sanayi kaynakları bakımından ezici üstünlüğü sahip, dünyanın en büyük deniz gücü Britanya, Imparatorluğa bağlanmamak için direnen iki küçücük ve geri kalmış Afrikaner cumhuriyeti tarafından küçük düşürüldü. İki yıl süren vahşi ve acımasız gerilla savaşından sonra Britanya nihayet 1902 yılında zaferi elde etti ama faturası ağır olmuştu. Kayıplarına göre kazancı verdiği kayıp çok fazlaydı.
Sayfa 15 - Siyasal Kitabevi, 2.Baskı, Ağustos 2015
Birinci Dünya Savaşı Arap milliyetçilerine Britanya ile askeri ittifak yaparak bağımsızlık savaşına girme fırsatı verdiyse, Siyonistlere de Filistin üzerindeki emellerini uluslararası toplum tarafından tanınma fırsatını tanımıştı.
...durağanlaşmış Siyonist harekete hayatiyet veren..., Rusya'nın 1905'teki bitmemiş devrimini hemen izleyen katliamlar oldu. Genel olarak kabul edildiği gibi bu olaylar, Filistin'deki Yahudi devletinin kurumsal temellerini atan, 1904-14 arasındaki ikinci Aliyah'a yol açmıştı.
Sayfa 125
Reklam
Siyonizm'in geçirdiği bu dönüşüm, "toprağı olmayan bir halk için, halkı olmayan bir toprak" sloganının da çok iyi örneklediği şekilde, yerel Arap halkını Yahudi devleti inşa etme projesinden dışladığı gibi, romantik milliyetçiler ile ortak üretim çifliklerinde yaşayan çiftçi sosyalistlerin kurtuluş için toprağın vazgeçilmez bir ön şart olduğu görüşünü temel almaları da, Siyanist yerleştirmecileri Arap köylülerle yani, Filistinlilerle, sonucu sıfır olan bir rekabete soktu.
Sayfa 126
Çin-Japon Savaşı
Japonya'nın kaçamak davranışları kendi konumundaki şu yemek zayıf noktadan kaynaklanıyordu: Bir yanda Batı'nın tutumundan nefret ederken bir yandan da Batı demokrasileriyle ticaret yapma ihtiyacı.
Sayfa 86
Şerif Hüseyin henüz savaş başlamadan önce Arapların Türklerden kurtarmak için Britanya'dan askeri yardım isteğinde bulunmuş, ancak Osmanlılar hala dost sayıldığı ve Avrupa'daki dengenin bozulmaması açısından önemli bir devlet olarak görüldüğü için bu talep reddedilmişti.
Sayfa 127
Bu ihanete uğrama duygusu Kürtler tarafından da paylaşılıyordu çünkü Lozan Konferansı'nda kendilerine ait bir devlet kurulacağı sözü verilmesine karşın, Britanya Irak mandasının bütünlüğünü bozmak istememesi, özellikle de petrol yatakları bakımından zengin olan Musul Bölgesi üzerine anlaşmazlıklar çıkması Britanya'nın çıkarlarına ters düşünce, Kürtlerin umutları da boşa çıktı.
Sayfa 109
Reklam
Avrupa sömürgeciliği ile Arap milliyetçiliği arasındaki ilişki en iyi şekilde, bir aşk ve nefret ilişkisi olarak tanımlanalabilir çünkü Arap milliyetçiliği bazı Avrupa fikirlerini tutkuyla benimserken aynı zamanda Avrupa egemenliğinden şiddetlw nefret ediyordu. Sonunda Avrupa sömürgeciliği Arapların ulusal kimlik duygusunu güçlendirdi.
Sayfa 107
Güç -sahip olunan- bir nesne değildir, bir ilişkidir.
Sayfa 14
Arap ve Filistin milliyetçilikleri Siyonizmden bağımsız ortaya çıktı ve gelişmeleri tıpkı Arapların Türk yönetimine karşı direnmesi ve bölgenin diğer sömürgeci devletlerle karşılaşmasında olduğu gibi Filistin de ortaya çıkmakta olan çatışmadan derinden etkilendi.
Manda sisteminin ilginç bir çelişkisi vardı. Önce "reel politik" ruhu içinde Osmanlı Imparatorluğuna, kaybeden taraf olarak "yabancı" topraklarını kazanan tarafa vermesi şartı öne sürüp, İmparatorluktan "arta kalan topraklardan" ibaret bir Türkiye yaratmış, sonra da kuvvetler dengesi politikasının hayal edilebilecek en küstah örneği olan ve 1916'da gizli olarak yapılan Sykes-Picot Antlaşması doğrultusunda manda yönetimine verilen bölgeleri, Britanya ve Fransa arasında bölüştürmüştü.
Bağımsızlık konusunda verilen söz 1915-16 Hüseyin-McMohan yazışmalarında belgelenmiş, böylece onlar da Osmanlı Devleti'nin sonunu getiren savaşa katılmışlardı. Verdikleri sözü tutmayan Britanya ve Fransa çok zor duruma düştü çünkü onların manda yönetimi olarak elde ettikleri, sorumlu oldukları topraklar, bağımsızlığın eşiğine gelmiş ülkeler olup, kendi milliyetçi hareketlerini yaratmışlardı ve orada yaşayan halklar kendilerini imparatorluğun tebaası olarak değil eşiti olarak görüyorlardı.
Sayfa 108
28 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.