Açık Yaranın Sesi kitaplarını, Açık Yaranın Sesi sözleri ve alıntılarını, Açık Yaranın Sesi yazarlarını, Açık Yaranın Sesi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ben mahkemelik oldum. Adam bana diyor " çok uzakta ne var? Çok uzakta öyle bir yer var da ne var ? diyor. Sosyalizm mi var yoksa dedi hakim. Dedim " valla bilmiyorum hâkim bey" hot hüt öyle muhabbet yani. Kaset satmış 400 tane mi 300 tane mi . Derken Sulhi dönmezer başkanlığında ki bilirkişi heyeti kasetin yasalara ters olmadığını söyledi ve birden bire 400 tane satan kaset 465 bin 470 bin sattkt 15 günde. Ben bir şöhret oldum birden bire, Allah Allah.
Bu ülkeyi asla böldürtmeyeceğiz. Ve ancak söylenmesi gereken tek bir şey vardır. O kirli savaş bitmek zorunda. Bu kan , bu gözyaşı, bu revan... Artık bu 19-20 yaşındaki çocukların cenazelerine alışmak istemiyoruz gözüm bütün mesele bu.
O bölmek , bölüştürmek muhabbetleri yapıp savaşı sürdürüp , savaş rantlarıyla köşeyi dönen şerefsiz ve namussuzlara inat , bağımsız , demokratik bir Türkiye 'nin dürüst yurttaşları olarak yaşamak istiyoruz. Başka bir meselemiz yok.
Bana bir çocuk diyor ki " Ahmet abi ben bugüne kadar Ferdi Özbeğen 'i dinliyordum, devrimcilerin böyle şarkılar yaptığını bilmiyordum. İzin verir misin? devrimci olabilir miyim ? diyor. Bir taraftan başka biri diyor " Ahmet Abi senin için komünist diyorlar , çok üzülüyorum "
1984 yılında cezaevinden çıktım. Abilerimizden, ustalarımızdan, özgürlük ve demokrasi adına şarkı söyleyen tek bir kişi bile yoktu. Herkes yasaklıydı ve köşelerine çekilmişti. Ben tarihin önüme koyduğu görevi yerine getirmeye çalıştım.
Benim dinleyicilerim anlayış olarak , tavır , üslup olarak bana çok uygun insanlar. Yani ben sokaktan geldim (....) Burada sokak söylemi var, kenar mahalle söylemi.
Bu insanlar Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını çok seviyorlardı, gözlerinde hiç yala yalan ve riya yoktu. Hep şunu düşündüm; neden abim Orhan Gencebay dinliyor ve neden bunlar Ruhi Su dinliyor? Arasındaki farkı İstanbul'a gelince anladım.
Lenin: İnsanlığı ücretli kölelikten yakında özgür kılacak olan kurtuluş onuruna söylenen proleter ezgilerinin, dünyanın bütün şehirlerinde, bütün işçi şehirlerinde, hatta tarım işçilerinin kulübelerinde yankılanmasını hiçbir polis baskısı önleyemeyecektir.
Lenin'e göre bulunduğu ülke neresi olursa olsun, yazgı nereye sürüklerse sürüklesin, ülkelerinden uzaklarda dilini bilmediği bir yerfe ne kadsr yabancılık duyarsa duysun, bilinçli bir işçi 'Enternasyonal' ezgisiyle birçok arkadaş, birçok dost edinebilir.
Ahmet Kaya şarkılarının ne anlamlar taşıdığını, ortaya çıkan ürünlerin ne şartlarda hazırlandığını ve toplumsal-ideolojik taraflarının ele alındığı güzel bir çalışma sunmuş bizlere yazar.
Kitabı okurken taraf tutarak okumadım, bazı şeyler hakkında bilgi edinmek-öğrenmek amacıyla okudum.
Tabii ki siyasi bir tarafı da var. O zamanın şartlarındaki bakış açısı ile günümüzdeki bakış açısı arasında dağlar kadar fark var diyebiliriz. 60’lar 70’ler 80’ler 90’lar...
Bölücülük propagandası yapacak bir insandan bu şarkıların çıkacağına pek ihtimal vermiyorum. Düşüncelerime katılırsınız katılmazsınız saygı duyarım. Zamanında gereksiz yere eleştirildiği, linç edildiği ve sürgüne çıkarıldığı gözler önünde. Ülkesini gerçekten seven bir insanın kuracağı cümleler bunlar;
‘’Biz Türkiye’de devrimciler ve demokratlar olarak namusumuz üzerine yemin ediyoruz bu ülkeyi böldürtmeyeceğiz.
Size bir şey söyleyeyim çocuklar. Biz demokratlar, devrimciler ve yurtseverler olarak şerefim üzerine yemin ediyorum ki, bu ülkeyi hiçbir zaman böldürtmeyeceğiz. Ve ancak söylenmesi gereken tek bir şey vardır. O kirli savaş bitmek zorunda. Bu kan, bu gözyaşı, bu revan... artık 19-20 yaşındaki çocukların cenazelerine alışmak istemiyoruz gözüm bütün mesele bu.’’
| Ahmet Kaya |
Ben mahkemelik oldum.Adam bana diyor.
Çok uzakta ne var? Çok uzakta öyle bir yer var da,ne var?diyor..
Sosyalizm mi var yoksa? dedi hâkim.
Dedim "Valla bilmiyorum hâkim bey "
Hot,hüt,böyle bir muhabbet yani.
AhmetKaya
Bir Politik Anlatı Olarak Ahmet Kaya Şarkıları
Açık Yaranın Sesi
İlkay Kara
@iletisimyayin
.
Ahmet Kaya'nın yaşamının sarsıcı eşiği, 10 Şubat 1999 tarihinde Magazin Gazetecileri Derneği tarafından düzenlenen ve bir özel televizyondan canlı yayınlanan ödül töreninde yaptığı konuşmasının ardından salonda olusan hamaset dalgası çatal bıçakları