Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Acının Kaynakları

Salman Akhtar

Öne Çıkan Acının Kaynakları Gönderileri

Öne Çıkan Acının Kaynakları kitaplarını, öne çıkan Acının Kaynakları sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Acının Kaynakları yazarlarını, öne çıkan Acının Kaynakları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dördüncü Bölüm: Kandırma
Bu psikanalitik fikirlere ek olarak bir de yalan söyleyen çocuklarla yapılmış ampirik araştırmalar vardır. Bunlardan önemli bir tanesi, “kaçamak bakış oyunu" araştırmasıdır (Talwar & Lee, 2002). Bu araştırmada, çocuğa (örn. yasak bir nesneye bakarak) bir ihlalde bulunma ve sonra bu eylemiyle ilgili ufak bir yalan söyleme şansı tanınır. Üç yaşındakiler bunu yapabilirler ama onlarda “semantik sızıntı kontrolü” yoktur; yani, sözel beyanlarının tutarlı olmasını sağlayarak kaçamak bir bakış attıklarını açık etmemeyi beceremezler. Altı veya yedi yaş civarında ise çocukların yaklaşık yüzde 50'si sahte bir bihaberlik tutumu sergilemeyi başarır. İlkokul çağından ergenlik çağına kadar çocukların yalan söyleme davranışıyla ilgili araştırmaları gözden geçiren Edelsohn (2009), küçük çocukların cezadan kaçınma ve öz güvenlerini desteklemek için, ergenlerin ise mahremiyetlerini korumanın yanı sıra özerkliklerini ve bireyleşmelerini artırmak için yalan söylediği sonucuna varmıştır. Dürüstlük de yalan da evde öğrenilir ve çocuğun sadece bilişsel ve ahlaki gelişiminin değil, aynı zamanda ebeveyniyle ilişkisinin dokusunun da yansımasıdır. İki taraf arasında sevginin egemen olması, dürüstlük kapasitesini güçlendirir. Nefretin egemen olması ise ibreyi yalana doğru kaydırır.
Sayfa 105Kitabı okudu
Fenichel insanın korktuğu her ne ise, bilinçdışında arzuladığı da odur, der.
Reklam
“Cesaret, ölümüne korkmamıza rağmen kolları sıvamaktır.”
Sayfa 34
...insan korkudan kaçabilir ama kaygıdan kaçamaz. Dolayısıyla korku ve kaygı hem benzerdir, hem de farklı. Bu ikisinin bir arada bulunduğu gerçeği ise fenomenoloji sularını iyice bulandırır.
...biriktirme davranışı çoğunlukla kayıp korkusunun, bırakamamanın, güçlü güvensizlik duygularının ürünüdür.
İkinci Bölüm: Açgözlülük
Açgözlülüğün üç “birincil” özelliğinin (yani aşırı arzu, iflah olmazlık, kendini hak sahibi görme) yanında kimi diğer dışavurumlar da mevcuttur. Bunların da bazıları şunlardır: Sürekli bir acele hissi, nankörlük, empati eksiklikleri ve üstbenlik işlevlerinin yozlaşması. Acele etmek, ki barındırdığı psikanalitik düşünme bakımından fena derecede eksiktir, açgözlülüğe sıkça eşlik eder zira bekleyebilmek, bedenin ve zihnin “tok olmayan” hallerine tahammül etmeyi gerektirir. Tedarik beklemek aynı zamanda, sırayla kullanmak, başkalarıyla paylaşmak ve ürünlerin pek de mucizevi sayılmayacak şekilde yenileneceğine inanmak anlamına gelir. Açgözlü bireyler, her daim tok olmak isterler ve tedarik noktaları arasındaki zaman boşluklarına tahammül edemezler; sabırsızlık, mal hırsının ikiz kardeşi gibidir. Nankörlük de açgözlülüğün sık eşlikçilerindendir. Shakespeare'in "taş kalpli düşman” (Kral Lear, 1607, I, iv, s. 283) diye nitelendirdiği nankörlük, özü itibarıyla, kişinin başkalarından iyilik, sevgi veya maddi birtakım şeyler aldığını kabul etmeyi reddetmesidir. Minnet nedir bilmeyen kişiyi bu anlamda ne kadar şımartırsanız şımartin, kendisine yeterli gelmeyecektir. İçten içe, kendisine çocukluğunda yaşadığı mahrumiyetten dolayı “borçlu” olunan miktarı hesaplamaya devam edecektir. Böylesi bir birey sunulanların tadını çıkaramaz ve velinimetlerine herhangi bir minnet duymaz. Verilenleri toplar, insanların cömertliğini görmez ve daha fazlası için kıvranır durur (Akhtar, 2012; Bergler, 1945).
Reklam
Beşinci Bölüm: İhanet
Bazı mazoşist kişilerde (dayak yemenin, cinsel istismara uğramanın vesaire değil de) ihanete uğramanın merkezî önem teşkil eder hâle nasıl ve neden geldiği ise o kadar açık değildir. Nasıl olduğu sorusunun cevabı şu: Mazoşist kişi, kandırılmaya ne kadar gizil olsa da belirgin ölçüde yatkındır. Kendisine söylenen her şeye inanır ve toz pembe
Sayfa 127-8Kitabı okudu
"Doktor, ben hiçbir şeyin yüzde doksanıyla tatmin olmayan bir adamım." Sonra bunun üzerine konuşmayı sürdürdü. "Bir tekneye en sevdiğim yiyeceklerden bana yüz yıl yetecek kadar doldursak ve ben denize açılsam, kıtlık ihtimali beni yine de korkutur. Ya canım teknede bulunmayan bir şey çekerse? Ya tekneden düşmüşse? Ne yaparım o hâlde?"
“Cesaret, ölümüne korkmanıza rağmen kolları sıvamaktır.”
Mitolojiye göre, Pandora’nın kutusu açılıp dünyaya yayıldıktan sonra geride kutuda tek bir şey kalır. O da tüm bunlarla başa çıkmak için gerekli umuttur.
Reklam
...doğuştan gelen yapısal unsurlar da üstbenliğin gaddarlığında ve kişinin karakterindeki genel hiddet ve intikam temayülünde rol oynar.
Pandora'nın Kutusu hikâyesinin birçok versiyonu vardır. Hepsinde ortak olan nokta Zeus'un Prometheus'u cezalandırmak istemesidir çünkü Prometheus Tanrıların Tanrısı Zeus'a karşı gelmiş ve Tanrısal ateşi insanlara geri ulaştırmak için Olympos dağından çalmıştır. Zeus tüm güzellikleri bir arada toplayarak Pandora adındaki ilk kadını yaratmıştır. Sonrasında da Prometheus'un kardeşi Epimetheus'un Pandora'ya âşık olmasını sağlamıştır. En yaygın olan hikâye şöyle devam eder: Prometheus'un tüm uyarılarına rağmen Pandora Epimetheus'un sarayına ayak bastığında tüm uyarıları bir anda silmeyi başaran güzelliğiyle kralı kendine hemen hayran bırakır. Sarayda yaşadığı günler boyunca kendisine Zeus tarafından verilen ve kesinlikle açılmaması emredilen sandık onun hep ilgisini çeker. Sonunda merakına yenilen Pandora, tüm yasakları unutarak sandığı açtığında yaptığı hatanın ne kadar büyük olduğu geç de olsa fark eder. İnsanlığa zarar verecek olan hastalık, acılar, kederler, kötülüklerin tamamı sandıktan çıkar ve insanlığa musallat olur. Pandora son anda sandığı kapatmayı başarır ve insanlığın elinde sadece tek güzel şey kalır: Umut. O günden sonra insanlar tüm kötülüklere, umut ederek karşı durmayı başarmışlardır.
“Sanki hasta ve mutsuzluğu, kişinin çocukluğunda ebeveyninin yaptığı hataların teşhir edildiği bir yürüyen ilan panosudur.”
Sayfa 141 - İstanbul Bilgi Üniversitesi YayınlarıKitabı okudu
“Utanç, kişiyi saklanmaya iter, suçluluk ise itiraf etmeye.”
Sayfa 71 - İstanbul Bilgi Üniversitesi YayınlarıKitabı okudu
Fenichel, 1945;
İnsanın korktuğu her ne ise bilinçdışında arzuladığı odur.
196 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.