Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Açlık Gönderileri

Açlık kitaplarını, Açlık sözleri ve alıntılarını, Açlık yazarlarını, Açlık yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bugün için açıktan daha tehlikeli sorun evsizlikti. Açlık, arkasından getirse getirse tek tehlikeli getirebilirdi. Ölüm. Oysa, evsizlik, dışarıda kalmak, sokakta sabahlamak, insan ön saygısını, insan onurunu, insan namusunu, insan erdemlerini, insan fizyolojisini her yanından yaralayan bin türlü tehlike yaratabilirdi.
Sayfa 81 - Tekin YayıneviKitabı okudu
279 syf.
9/10 puan verdi
kitap yorumu
Hasan izettin dinamo’nun yazmış olduğu bu kitap kendi hayatının bir otobiyografisi niteliği taşımakta olan serinin üçüncü kitabıdır.Yazar serinin bir önceki kitaplarında olduğu gibi musa karakteri üzerinden yaşamış olduklarını anlatmaya devam eder.Öksüz musanın sonunda köy okulu öğretmeni olan musa açlıkta karşımıza sivas öğretmen okulu öğrencisi olarak çıkar.Musa hayalleri ve idealleri için istanbula gidip eski adıyla sanayi-i nefise şimdiki adıyla güzel sanatlar fakültesine girmeyi hayal etmektedir.Sivasta kimseye belli etmeden köşeye attığı paralarla istanbulun yolunu tutan musa bir süre kendi parasıyla idare etmesine rağmen parası bitince ablasına bir mektup yazıp para ister.Ancak ablasından bir cevap alamaz ve istanbul sokaklarındaki açlık ve kimsesiz günleri başlamış olur.Musa sultanahmet camii ve ayasofya helalarında uyuyup dinlenirken istanbul sokaklarının berduşlarından,bekçilerinden ve kötü emelli kimselerinden korunmaya çalışır.Yazar kitabında gaziyi anmakla birlikte genç cumhuriyetin düzeninin çarpıklığından kimsesiz bırakılışından sokaklardaki diğer kimsesiz bırakılmışlardanda bahseder.Yazar aynı zamanda tüm çabalarına rağmen sivasa dönmek için yardım alamadığını kamu görevlilerinin bu öksüz çocuğa sırt dönüşlerinden dert yanar.Kitabın değindiği bir diğer mesele istanbul çevrelerinin ve toplumun nasıl ahlaksızlaştığını ve kötüleştiğini insanların yüzüne vurmaktır.
Açlık
AçlıkHasan İzzettin Dinamo · Tekin Yayınevi · 2007184 okunma
Reklam
Dün başıma vururken felek tunç yumruğunu Kovulduğum bu şehre şerefle gireceğim.
Sayfa 278
Demek ki, yaşamda her şeyin bir püf noktası vardı. Bütün iş, onu bulmaktı. Kristof Kolomb'un yumurtasına benzeyen bu işi aylarca savsaklayarak umutsuzluğun gayyasında dolaşıp durmuştum.
Sayfa 278
İçimden bir tiksinti yükseldi. Bu, topluma karşı duyduğum ağır bir tiksintiydi.
Sayfa 265
Kurtuluşun, her zaman, tehlikelerin anafor gibi döndüğü noktalarda başladığını biliyordum. Ne yapmalıydım?
Sayfa 211
Reklam
Çözüm, genellikle bıçak kemiğe dayandığı zamanlarda kendini gösterirdi. Bir insan ancak böyle zamanlarda kurtuluşa doğru yürüyebilirdi.
Sayfa 211
Dilsiz gibiydim. Ancak, içimden konuşuyordum. ... Kalabalık içindeki bu yalnızlık, dilsizlik çok gücüme gidiyordu. ... Evet, ben, gerçek bir dilsiz olmuştum.
Sayfa 169
Yükselip büyük bir adam olmanın düşleri pembe bulutlar gibi bu kentin göklerinde dolaşıp durmasaydı gaz döküp bu kenti baştan aşağı yakmak isterdim.
Sayfa 166
Ekmeğin olmadığı yerde aşkın, bayağı sevmenin, sevişmenin sözü mü olurdu?
Sayfa 153
Reklam
Tiksinti, toplumun bu ilkel aşağılıklarının bütün olanaklarıyla yaşadığını anlamamdan ileri geliyordu. Din, bunları önleyemiyor, salt özürlerine örtüler örtüyor, Tanrı'nın gözlerinden saklanmalarına çalışılıyordu.
Sayfa 146
Bu bakışların cehennemlik sahipleri, yer yüzünün nimetlerini kapıştıktan sonra bir de öbür dünyayı fethetmeye çalışıyorlardı.
Sayfa 146
Şimdi, güzel güzel konuşur, sonra unuturlar. Hepsi de gelgeç akıllıdır. İyilikten çok kötülükten yanadırlar. İyi şeyler düşünür, kötü şeyler yaparlar.
Sayfa 130 - allah allah çok tanıdık
Kanun, bizim yüzdüğümüz bataklığa pek uğramaz. Bizim yaşamımızda kanuna göre yapılan hiçbir iş yoktur.
Sayfa 129
Ufacık bir sendelemeyle cehennemin uçurumundan aşağı yuvarlanabilirim.
Sayfa 127
524 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.