Ahlak ve Yasama İlkeleri

Jeremy Bentham

Ahlak ve Yasama İlkeleri Gönderileri

Ahlak ve Yasama İlkeleri kitaplarını, Ahlak ve Yasama İlkeleri sözleri ve alıntılarını, Ahlak ve Yasama İlkeleri yazarlarını, Ahlak ve Yasama İlkeleri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
. Bireyin çıkarının ne olduğunu anlamadan toplumun çıkarından bahsetmek boşunadır. ...
şey... biraz saçmalamış olabilir misin?
Eğitimin tesirini değiştiren harici olayların arasında en başta iklim gelir. Bu koşul, sadece tesirinin büyüklüğü bakımından değil herkese yönelik olması ve aynı anda, istisnasız çok sayıda insanı etkilemesi bakımından da kendisini ilk sıraya yerleştirir. Bu koşul özü itibariyle, gezegenin güneş etrafında dönüşü sırasında izlediği yola göre dünyanın söz konusu kısmının konumuna bağlıdır. Fakat tesiri itibariyle, dünyanın o kısmında yeryüzünün yüzeyini oluşturan maddelerin durumuna, özellikle farklı zamanlarda hissedilen sıcaklığa ve oradaki havanın yoğunluğuna, saflığına, kuruluğuna veya nemine bağlıdır. O çokça bahsedilen asli koşullar arasında, kısmen insan bedeni üzerindeki apaçık etkileri nedeniyle kısmen de zihin üzerindeki daha az belirgin tesirleri sebebiyle sonuçları itibarıyla bu tali koşuldan etkilenmeyen yok gibidir. İnsan sağlığı, sıcak iklimlerde soğuk iklimlere oranla istikrarsızlığa daha yatkındır. Bu iklimlerdeki insanların direnci ve dayanıklılığı daha düşüktür. Aklın zindeliği, kararlılığı ve sebatı, bu nedenle de dolaylı olarak bilginin niceliği daha az olur. Bu da onların eğilim çizgilerini farklılaştırır. En göze çarpan nokta cinsel zevklere yatkınlıklarının yüksek oluşu ve bu yatkınlığın kendisini erken göstermesidir. Her türden hassasiyetleri daha şiddetlidir. Mutat uğraşlarda tez canlılıktan ziyade tembelliğin tadını çıkarırlar. Asli beden yapıları daha zayıf ve muhtemelen daha dayanıksızdır. Asli zihin yapıları daha az zinde daha zayıf ve daha az sebatkardır.
Reklam
IX. Öyle görünüyor ki çilecilik ilkesi asıl itibarıyla bazı telaşlı vurguncuların hülyası olarak ortaya çıktı. Belli durumlarda kazanılan bazı hazların uzun vadede ve daha büyük ölçüde acı ve ıstıraba yol açacağını düşünen ya da vehmeden bu kişiler haz adı altında ortaya çıkan her şeyle mücadele etmeye başladılar. Daha da ileri gidip çıkış noktalarını unutarak bir süre sonra acı ve ıstıraba aşık olmanın faziletli bir şey olduğu noktasına geldiler. Fakat görüyoruz ki bu bile sonuç itibarıyla yanlış uygulanan faydalılık ilkesinden başka bir şey değil.
Belki bir gün hayvanlar dünyasının geri kalanı da kendilerinden ancak zorbalık yoluyla esirgenen haklara sahip olacaktır. Fransızlar bir insanın sırf derisi siyah diye kayıtsız şartsız bir zalimin keyfine terk edilemeyeceğini anladılar. Belki bir gün, bacak sayısının, derideki tüy miktarının ya da sağrı kemiğinin nerede bittiğinin de duyguları olan bir varlığı aynı akıbete terk etmek için eşit derecede yetersiz sebepler olduğu anlaşılır. Bu aşılamaz sınırı çizecek başka ne olabilir? Akıl yürütme yetisi mi? Ya da belki konuşma yetisi mi? Ama yetişkin bir at ya da köpek gerek akıl gerekse iletişim kurma açısından, bir günlük, bir haftalık, hatta bir aylık bir bebekten kat kat üstündür; ama öyle olmasa bile bu neyi gösterirdi ki? Sormamız gereken soru, “Akıl yürütebiliyorlar mı?” ya da “Konuşabiliyorlar mı?” değil, “Acı çekebiliyorlar mı?” olmalıdır.
...açıktır ki vahyi sorgulamaya tabi tutarak Tanrı'nın iradesinin ne oldu­ ğuna dair söylenecek hiçbir şeyle doğru ve yanlış ölçülerini açık­lığa kavuşturmak mümkün olmaz.
Ancak insan kötüleme ve suçlamaya yatkındır ve tam da bu nedenle -kişinin kendi duygularına danışma­sı- yanlıştır. Yine aynı sebepten dolayı insan cezalandırmaya da meyyaldir.
Reklam
55 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.