Ahlâkın Sosyal Psikolojisi
Sevim CesurEn Eski Ahlâkın Sosyal Psikolojisi Sözleri ve Alıntıları
En Eski Ahlâkın Sosyal Psikolojisi sözleri ve alıntılarını, en eski Ahlâkın Sosyal Psikolojisi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Katı süperego ile hakimiyeti altındaki ben arasındaki gerilime suçluluk duygusu deriz; bu da kendini, cezalandırma gereksinimi şeklinde dışa vurur. Yani uygarlık bireyin tehlikeli saldırganlık arzusunun üstesinden, bireyi zayıf düşürerek, silahsızlandırarak ve bireyin bir iç kuvvet tarafından gözetlenmesini sağlayarak gelir.
Sayfa 22
Freud, vicdanın egonun işlevlerinden biri olduğunu da ifade etmektedir.
Sayfa 16
Özdeşleşmenin amacı, kişinin kendi egosuna, model olarak aldığı bir başka Ben'e benzeyecek biçimi vermektir.
Sayfa 18
Ego ideali, arzuyu gerçekleştirme, süperego ise yasaklama işlevine sahiptir. Freud'a göre ise, ego ideali, bebeklik narsisizmindeki, kendilik sevgisinin geri kazanılma arzusudur.
Sayfa 20
İş ortaklığının çıkarları insanları bir arada tutamaz; içgüdüsel tutkular akılcı çıkarlardan daha güçlüdür.
Sayfa 21
Freud, tabu kısıtlamalarının, sırf ahlâksal ya da dinsel yasaklardan ayrı şeyler olduğunu iddia etmektedir. Bunlar bir tanrısal emirden gelme olmayıp kendiliklerinden zorlayıcıdırlar. Bunları ahlaksal yasaklardan ayıran şey, tabu yasaklarının hiçbir nedene dayanmaması, bizim için anlaşılmaz olması ve boyunduruğu altında yaşayanlara doğal görünmesidir. Freud (1913/2002, s.36), tabunun Britannica Ansiklopedisi'ndeki tanımını aktarmaktadır: a) bazı kişilerin ya da şeylerin kutsallığı (ya da kirliliği) b) bu nitelikten doğan yasağın şekli, c) bu yasağın çiğnenmesinden doğan kutsal (ya da kirli) sonuçlar. Tabular, çok eski birtakım yasaklar olup vaktiyle zorla kabul ettirilmiş yasaklardır.
Sayfa 22
Tabuda suçluluk bilinci, tabu bilinçsiz olarak çiğnense bile asla azalmaz. Örneğin eski Yunan mitolojisinde Oidipus'un suçu, failin haberi olmaksızın, onun iradesi dışında işlenmesine rağmen yine de ağır bir suç olarak kalır.
Sayfa 23
Bireyin gücünün yerine topluluğun gücünün geçirilmesi uygarlık açısından belirleyici adımdır. Dolayısıyla da Freud, uygarlığın ilk talebinin adalet olduğu yorumunu yapmaktadır, yani adalet kurulmuş olan hukuk düzeninin bir daha tek bir bireyin yararına bozulmayacağının garantisidir.
Sayfa 23
Sagan'a göre süperego köle bir toplumda köleliği, cinsiyetçi bir toplumda cinsiyetçiliği talep edebilir. Sagan, vicdanın süperegodan farklı olarak eylemlerimizin ahlaklı veya ahlaksız ayrımını yapabileceğini varsaymaktadır.
Sayfa 24
Odipal komplekse bir eleştiri de sosyo-biyolojiden gelmektedir. Pinker'a (1997/2017) göre, çocukların anne ve babalara olan ilgileri Freud tarafından yanlış yorumlanmıştır. Bütün çocuklar ebeveynlerini sahiplenirler. Ancak babanın anneye olan ilgisi, anneyi çocuktan uzaklaştırma tehlikesi yaratır, daha da önemlisi sosyo-biyolojiye göre kaynakları paylaşmak zorunda kalacağı bir kardeş olması tehdidini de beraber getirir. Dolayısıyla ebeveyne duyulan ilgi, cinsel bir arzu değil, hayatta kalmaya hizmet eden bir ilgidir.
Sayfa 24
Sagan (2003), süperego gelişiminin iğdiş edilme korkusunun bir sonucu olarak görülmesi dolayısıyla kadınların asla gelişmiş bir süperegoya sahip olmamaları, eğitim ve sevginin ahlakla bağlantılandırılmamış olması gibi sebeplerle Freud'un dünyasının erkek egemen bir dünya olduğunu iddia etmektedir.
Sayfa 25
Ayrıca Piaget (1932), bilişsel gelişimin ahlâk gelişimiyle karıştırılabileceğini ifade eder; zira ahlâki davranışla ilgili olarak zeki bir haylazın, gerçekten iyi yürekli ama kafası yavaş çalışan bir çocuktan daha iyi cevaplar verebileceğini ifade etmiştir. Piaget'nin dikkat çektiği bir başka nokta, bu çalışmalarda ahlâki davranış veya duyguların değil, yalnızca ahlâki muhakemenin incelendiğidir.
Sayfa 28
Genetik epistemolog olarak Piaget (1932), çocukların ahlâki kuralları nasıl anladığıyla ve bu gelişimsel olguların toplumdaki etik kodların oluşumu ve dönüşümünü anlamamıza yardım edip etmeyeceğiyle ilgilenmiştir.
Sayfa 28