Akdeniz insanın insan yapan değerlerin , arkadaşlığın , dostluğun , dinin ,yolculuklar eşliğinde anlatıldığı güzel bir hikaye. Kitapta bizim coğrafyamız ve insanımızda bolca yer bulmuş kendine. Yolculuk Köstence limanında başlayıp Beyruta kadar uzanan bütün Akdenizi kapsıyor. Anlatı yolculuktan çok yol arkadaşlığı ve yol hikâyeleri. Çok beğendim.
120 yıl öncesinin Osmanlı Devleti'nin topraklarına Romanyalı gezgin serseri özgür ruhlu bir gencin gözleri ve duygularıyla bir gezinti yapmaya ne dersiniz? İskenderiye'ye ayak basmasıyla başlayan bu seyahatte neler yok ki?
İlginç bir kitap... Bir insanın hayatta oradan oraya nasıl savrulabileceğini, insan ilişkilerindeki karmaşıklığı ve düzlüğü, kimseye güvenmemek gerektiğini, kimsenin göründüğü gibi olmadığını, "siz planlar kurarken hayatın başka bir yol çizdiğini" anlıyorsunuz...
"Doğru: Şu başlayan günde bizim sevecek hiçbir şeyimiz yok, ne evde, ne evin dışında, bununla birlikte ölmek istemiyoruz. Yine de yaşayamıyoruz, demek ki bir şeyi sevmeye zorunluyuz: İsterse bir yıldız olsun! Çünkü kimi sevdiğimiz hiç önemli değildir, asıl olan sevgidir. Ardımızdan gelen sefaletten hiç korkmadan taraçadan ayrıldık, aç da bitli de olsak, yoksullara hiçbir zaman, "Neden siz de zengin değilsiniz?" diye sormayan bu gökyüzünün altında yaşamak arzusuyla içimiz dolu olarak yola düştük."