Birileri beni izliyor mu acaba diye kendinize soruyorsunuz. Hayır, izlemiyor, birileri sizinle beraber, sizin hayatınızı yaşıyor. Bunu siz istiyorsunuz.
"Ne görüyorsunuz? Ne duyuyorsunuz? Neye inanıyorsunuz? Ben sizin adınıza bir cevap vereyim. yalanlar görüyor, yalanları dinliyor ve yalanlara inanıyorsunuz."
Yanı başınızda binlerce insan açlıktan ölürken sırf fotoğraf çekmek için yediğiniz yemekler, havalı görünmek için içtiğiniz o süslü kahveler boğazınızdan nasıl geçiyor?
Ne görüyorsunuz? Ne duyuyorsunuz? Neye inanıyorsunuz? Ben sizin adınıza cevap vereyim. Yalanlar görüyor, yalanlar dinliyor ve yalanlara inanıyorsunuz. Sizi her an, her saniye ve her yerde, kesintisiz bir şekilde kandırıyorlar.
Zihni ona bir kaçış oyunu oynuyordu. Korktuğu ve yapmak istemediği bir şeyi düşünmesin diye, aklına gelebilecek en alakasız şeyle onu meşgul etmeye çalışıyordu.
Birileri beni izliyor mu acaba diye kendinize soruyorsunuz. Hayır, izlemiyor, birileri sizinle beraber, sizin hayatınızı yaşıyor. Bunu siz istiyorsunuz. Bütğn izinleri siz verdiniz, telefon artık sizin için sadece konuştuğunuz, mesajlaştığınız bir cihaz olmaktan çıktı. Siz onu, gösterişsiz hayatlarınızın, her anını birer mutluluk portresine çevirmek için kullanıyorsunuz. Bu da yetmezmiş gibi, zamanınızın çoğunu, kendinizden üstün gördüğünüz, aslında sizden farklı olmayan, görgüden uzak, gösteriş budalası ve abartılı dünyaların kiracılarına, el kadar bir pencereden bakıp imrenerek geçiriyorsunuz.
Siz, ne zaman bukadar değiştiniz? Ne zaman bukadar tembelleştiniz? Bu topraklarda alnının teriyle para kazanmış, evlatlarına helal para kazanmaları için öğütler vermiş insanlar yaşardı. Şimdi, çocuğu topçu ya da popçu olsun isteyen babalar var. Hayatı boyunca elleri toprağa depmemiş, bir ineğin memesinden süt sağmamış, bir ağacın tepesine çıkıp elma toplamamış olanlar, sanal çiftliklerde hayali tarlalarını ekip bitcoin biçerek zengin olma hayali kurdular. Peki, ya ay sonunu zor getirip kirasını bile ödemekte zorlananların, son model akıllı telefon sahibi olma çabalarına ne demeli? Yanı başınızda binlerce insan açlıktan ölürken sırf fotoğraf çekmek için yediğiniz yemekler, havalı görünmek için içtiğiniz o süslü kahveler boğazınızdan nasıl geçiyor?
Bağımlısı olduğunuz o spor gazetelerinin web sayfalarında, futbolcu sevgililerinin, mankenlerin, instagram fenomenlerinin çıplak fotoğraflarını tıklarken kaç kadının ölümünü normalleştirdiğinizin farkında mısınız? Metroda, metrobüste daha fazla oynayabilmek için, verdiğiniz koltuk savaşları görülmeye değer. Çocuklarınızı nasıl yetiştirmeyi düşünüyorsunuz? Henüz dört yaşındayken yemek yesin, sakin dursun, koşturmasın diye eline tablet verdiğiniz o çocuklar neler izliyor, neler oynuyor, biliyor musunuz? Sekiz yaşında bir çocuk, eline bir AK-47 alıp sanal dünyada terör estirirken gelecekte neler yapabileceği konusunda endişelenmiyor musunuz? Siz bunların hepsine alıştınız, hepsi size normal geliyor.
Teknolojik ilerleme bir yandan fayda sağlarken bir yandan da içimizdeki özden çaldı. İki kelimeyle yazılacak hoş sözleri, tek bir emojiyle ifade etmeye başladık.