Ama Gitme, Lavinia kitaplarını, Ama Gitme, Lavinia sözleri ve alıntılarını, Ama Gitme, Lavinia yazarlarını, Ama Gitme, Lavinia yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"mükemmel insan yoktu. Ama bir yönüyle parlaması gerekiyordu; zekasıyla, merhametiyle, kendine olan güveniyle, sevme veya sevgisini gösterme biçimiyle... Bazen de hepsinin bir bütünü olarak sadece kendi oluşuyla.
"Bir insana kalbinizi çaldığı için aşık oluyordunuz. Aşkın yüzyıllardır en sevilen tariflerindendi bu. Peki ya içinizden geçeni tamamlıyor, sizi sizden çalıyorsa?"
"gördüğümüz her şey, görmediğimiz bir başka şeyi gizler." Diye bir sözü vardı Magritte'in. "Ve biz, görmediğimizin ardındakini görmeye çalışır ama başaramayız. Sırrını çok iyi saklayan bir varlıktır insan."
Herkese merhabalar. Öncelikle kitabı yarım bırakan birisi olarak bu incelemeyi yazacağım. Kitabın başları güzeldi. Ortalarına doğru kitap sıkmaya başladı. ana karakterlerin gelgitleri okurken canımı sıktı, keyif vermedi. Artık şu sahneler geçse de okusak dedim resmen. Genellikle kitaplarımı okurken okumayı bıraktığımda o dünyayı özlerim. Bunda hiç öyle bir şey olmadı hatta durmadan okumayı bıraktım. Sürükleyicilik olarak çok kötüydü. Lakin yalan söyleyemeyeceğim yazarın dilini beğendim. Ayrıca baş karakterlerin arasında olan bazı tatlı sahneleri de beğendim. Kitapta durmadan işte evrene gidilmiş işte ne bileyim farklı yerlere gidilmiş bunu beğenmedim. az ve öz kelimelerle çok fazla Duygu geçirebilecekken çok fazla kelime ile hiçbir şey geçirememiş, yazar. 2. kitabını okumam. Zaten bu kitabı 100 sayfa kala bıraktım sadece sonunu okudum. Erkek karakterden nefret ettim zaten. Yani sevgilim varken niye başka bir kıza bu şekilde umut veriyorsun. Ayrılabilirsin. Ana karakteri de beğenmedim, daha olgun karakterler okumayı sevdiğimi farkettim. Kitapta sadece Nisa karakterini beğendim ve dediğim gibi ana karakterler arasında olan atışmaları beğendim. Bir sürü beğendiğim alıntı oldu ama dediğim gibi sadece alıntılar etkiledi, kitap beni etkilemedi. Ayrıca kitapta bir olay olmuyordu, en çok sıkan da bu oldu zaten. Güzel başladı, güzel bitemedi.
Oysaki sessizliğin sabır, sessizliğin terbiye, sessizliğin içinde vuslat taşıdığını söyleyen de aynı Leyla'ydı.
Ama sessizlikler bazen fırtına, bazen kasırga, bazen depremler de taşırdı.
Çok güzeldi. Biraz daha yavaş ilerledim ben. O da paragrafların yoğunluğundan bence ama çok güzeldi . Bazı paragrafları 2 kere falan okudum ama tekrar söyleyeceğim güzeldi .
Herkese merhaba
Bugün instagramda görüp de aldığım ve çok sevdiğim bir kitabı size anlatıcam.
Bankada çalışan ve kitap yazmak isteyen Leyla yurtdışına hayatını sıfırlamak için gidip bir arkadaş grubunun muhabbetine kulak misafiri olunca olanlar olur.
Leyla Amerika’ya gidip orada yabancı biriyle tanışıp Türkiye’ye geri döner ve oradaki konuşmalar da hayatını değiştirir.
Bu kitabı okurken ilk başlarda neyin nereye bağlanıcağını anlamadım ama ilerledikçe her şey yerli yerine oturdu ve çok da güzel oldu. Okurken bayağı bir eğlendim. Ayrıca çok romantik, çok tatlı ve çok sempatik bir kitaptı.
Açıkçası kitap tam bir Türk kitabı. Ne isimlerde yabancılık ve saçmalık var ne de yabancıya aşırı derecede özentilik var ne de olaylar yabancı kitaplardaki gibi gelişiyor. Evet, biraz yabancılara özentilik var ama genel olarak özentilik yok.
Ayrıca içimi de kıpır kıpır eden bir kitaptı. Okurken heyecanlandırdı, şaşırttı ve eğlendirdi. Herkese iyi okunalar.
Yazmak bir dürtüydü olsa olsa. Bir içgüdüydü. Bunu iş olarak yapan, yazmaya çözülmesi gereken sayısal bir problem ciddiyetinde yaklaşan insanlar için bile denklemin yadsınamaz parçalarından biri bu olmalıydı; bu dürtü.
Ama hayatta tek bilinebilecek, hatta tek emin olunabilecek şey; tesadüflerin daima, daima kaçınılmaz olduğuydu.