“Sonuç olarak Amok… evet Amok, şöyle bir şey: Bir Malezyalı, son derece sade, son derece iyiliksever bir insan, içkisini içiyor. Ruhsuz, ilgisiz, donuk bir biçimde oturuyor oracıkta. Tıpkı benim odamda oturduğum gibi… Sonra ansızın ayağa fırlıyor, hançerini kapıyor, sokağa koşuyor. Dosdoğru koşuyor, dosdoğru. Nereye gittiğini bilmeden… Yoluna ne çıkarsa, insan olsun hayvan olsun, hançerini saplıyor, akan kan onu daha da çıldırtıyor. Ağzı köpürüyor, kudurmuş gibi uluyor. Ama koşuyor, koşuyor, koşuyor, ne sağa bakıyor ne sola, acı acı haykırarak, elinde kanlı hançeriyle, korkunç koşusunu sürdürüyor. Köydeki insanlar bir Amok koşucusunu hiçbir gücün durduramayacağını bilirler. O gelirken uyarmak için ‘Amok! Amok!’ diye haykırırlar ve herkes kaçışır. Ama o, bunları hiç duymadan koşar, görmeden koşar, önüne çıkanı devirir. Sonunda kuduz bir köpeği vururcasına vurup öldürürler onu ya da o, ağzından köpükler çıkararak yere yığılıp kalır.”
Amok Koşucusu, normal bir insanın mental olarak bu noktaya nasıl geldiğini anlatan bir Stefan Zweig kitabı. 60 sayfadan oluşan kitap bir oturuşta bitireceğiniz cinsten.