En Eski Ana Sözleri ve Alıntıları

En Eski Ana sözleri ve alıntılarını, en eski Ana kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sokak insan da dolup taşsa, kendi beklediği gelmedikçe onun gözünde bomboştu.
Kitapsarayı yayınlarıKitabı okudu
Ana - Pearl S.Buck
Saz damlı küçük köy evinin mutfağında ana, kamış iskemlesini toprak ocağın başına çekmiş, ocağın ağzından içeri ustalıkla kuru sazlar atmaktaydı. Ateşin üzerinde büyük bir demir tencere vardı. Ateş yeni tutuşmuş olduğu için ana kah bir dal, kah bir avuç yaprak, kah biraz daha kuru saz atarak alevleri besliyordu. Bu sazları geçen güz civar yamaçlardan, kendisi toplayıp kurutmuştu. Mutfağın köşesinde, ateşe sokulabildiği kadar sokulmuş, pek ihtiyar, pek cılız ve buruşuk bir kadın oturmaktaydı. Üstüne geçirmiş olduğu yamalı mavi yeldirmenin altından, içindeki parlak kırmızı pamuklu hırkanın uçları görünüyordu. Gözleri hastalıklı olduğu için gözkapakları birbirine yapışmış, yarı kör gibiydi. Ama kirpiklerinin arasından seçebildikleri ona yetiyordu. Bu sırada ihtiyar kadın, ananın o güçlü ve becerikli elleriyle, ocaktaki alevleri besleyip parlatışını seyretmekteydi. Çökük, dişsiz ağzından hafifçe ıslık gibi çıkan bir sesle, «Dikkat, et, ateşi pek besleme,» dedi. «Kala kala bir demet çırpımız kaldı yoksa iki mi? Bahar geleli daha şurada kaç gün otların kesilecek boya gelmelerine daha çok var. Ben de işte gördüğün gibiyim; bir daha dışarı çıkıp da ateşlik çalı çarpı toplayacak gücüm kalmadı. Kimsenin işine yaramaz acuzenin biri olup çıktım işte. Gayri ölsem daha iyi...»
Sayfa 9 - Cem Yayınevi - Sabah Gazetesi Nobel Yayınları Dizisi 2 - 1987Kitabı okudu
Reklam
Hayatın ne çok tadı vardı onun için:Çocuk yapmak,süpürmek,biraz evinin içini toplamak,becerikliliğini,hamaratlılığını ,dikişteki ustalığını başka kadınların ağzından dinlemek,hatta kocasıyla kavga etmek,sonradan aşklarını daha çok ateşlendiren,bileyen ağız dalaşmaları yapmak....Bunların hepsi de, az mı zevkli şeylerdi? İşte bunun içindi ki,her sabah yatağından o kadar keyifli,istekli kalkardı.
Genç kadın,hiç bir zaman,kıyıp da bu zavallı ihtiyarı hırpalayamamıştı,Başka gelinler,onun karşısına geçer, kaynanalarını çekiştirir,onlarla nasıl tepiştiklerini övüne övüne anlatırlardı.Halbuki o,kendisininkini,tıpkı yerli yersiz,vakitli vakitsiz şunu bunu tutturan bir çocuk yerine koyar ve evin içinde kendisini bir başka evladı daha varmış gibi sayardı.
Hem sonra,erkeğinin kendisi kadar tarlada çalışmamasına,sürme,ekme işleriyle onun kadar uğraşmamasına darılmıyordu.Bazı zamanlar,öfkelenince ağzına geleni söylüyorsa da,bir erkeğin hiç bir zaman,kadın kadar çalışmayacağını,onların bütün ömürlerince biraz çocuk ruhu taşıya kaldıklarını pekala biliyordu.
''Yüzüne bakılır, genç,dinç bir adamım,üstelik parmaklarımın arasından oluk gibi kısmet akıyor da,tıpkı kuyuya düşmüş bir balık gibi,hala burada çırpınıp duruyorum.Tepemin üstünde aynı gökyüzü,ister yağmur yağsın ister güneş açsın.hep aynı gökyüzü: evimde hep aynı kadın, birbiri ardınca gelen,hepsi de ağlayan,zırlayan,yemek isteyen aynı çocuk sürüsü....
Reklam
409 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.