Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Anarko-Kapitalizm

Pierre Lemieux

En Eski Anarko-Kapitalizm Gönderileri

En Eski Anarko-Kapitalizm kitaplarını, en eski Anarko-Kapitalizm sözleri ve alıntılarını, en eski Anarko-Kapitalizm yazarlarını, en eski Anarko-Kapitalizm yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Anarko-kapitalizm, kelimenin tam anlamıyla, Devlet müdahalesi olmaksızın, ekonomik yönden başarılı ve yasal yönden talep edilen kapitalist toplumu içeren bir öğretidir.
Anarko-kapitalizm klasik anarşizmden iki noktada ayrılır: ilk olarak, anarko-kapitalizm özel mülkiyeti yadsımaktan çok, değişik bireysel etkinlikleri uzlaştırmak amacıyla özel mülkiyet üzerine kurulmuştur. İkinci olarak, bütün bireylerin hakça eşitliğini ortaya koymakla birlikte toplu özgürlüğün neden olduğu ya da oluşturduğu maddi eşitsizlikleri kabul eder. Böylece anarko-kapitalizm iki öğretinin birleşimi ve sınırı olarak tanımlanabilir.
Reklam
Benjamin Tucker anarşistleri şöyle tanımlar: "Anarşistler cesur Jefferson’cu demokratlardır. En az hâkim olanın en iyi yönetim olduğuna ve en az hâkim olan bir yönetimin var olmadığına inanırlar.”
Özgürlüğün komünizme oranla daha çok tercih edilir olması durumunda ise ortak bir el tarafından organize edilmiş bütün endüstrileri serbestleştirmek, sigara üretimini, taşımacılığı ve dinsel ibadeti özgür kılmak gereklidir.”
Mantığın olmadığı yerde özgürlük, özgürlüğün olmadığı yerde mantık kesinlikle aranmaz.
Herhangi bir ekonomik kriz şu aşamaları takip eder: Paranın Devlet tarafından çıkarılması sonucu görülen kredi artışı ya da aynı sonucu veren dış bir etmen nedeniyle başlar. Değerli metallerin yeni yataklarının keşfi sonucunda görülen madeni paradaki artış örnek olarak gösterilebilir. Para hacminin genişlemesi, bankaların rezerv sistemleri ya da bankaların ödeme güçleri konusunda Devletin verdiği garanti yoluyla yansıtılır. Kredide görülen artış faiz oranlarının düşüşüne yol açar. Daha önce yarar getirmeyen yatırımlar verimli hale gelir ve yeni girişimlere başlanır. Girişimlere gösterilen talep ilk etapta anamal fiyatlarının ardından ücret enflasyonuna yol açar. Bütün bunların ardından talepte görülen artış, tüketim maddelerinin fiyatlarında da enflasyonu doğurur. Talebin artışına yanıt vermek için, girişimler faiz oranları üzerinden yeni bir artırıma girerler. Talepteki artış, diğer faktörlerin fiyatlarında görülen artışla birlikte girişimleri yatırım ve üretimdeki başlangıç düzeyine döndürmeye teşvik eder. Ekonomik döngünün gelişim evresinin ardından bir durgunluk dönemi başlar. Bütün faiz oranları ve fiyatlar aynı düzeyde artarak sistem başlangıç noktasına geri döner.
Reklam
Devlet parasının geçerliliğini kabul etmeyi zorunlu kılan zorla sürüm kurallarının ortadan kaldırıldığını ve Devletin garanti-mevzuat bankalarının serbest bırakıldıklarını varsayalım. Böylesi bir serbestliğin ardından piyasada yeni bir talep belirir. Bu talebe yanıt olarak, bankalar kendi paralarını (banknotlar ve mevduatlar), her biri kendine özel ticari markanın altında piyasaya çıkarır. Kambiyo (değeri) ya da değişik paraların birbirleriyle bağlantılı değerleri piyasa üzerinde görülür. Tüketicilerin gözünde değeri düşen bir değişim ortalaması yararlılığını kaybettiği için, parayı her çıkaran parasının alım gücünün sabit kalmasına özen gösterir. Parayı her çıkaran, parasının tek sorumlusu olduğu andan itibaren, hizmeti talebe uyar hale getirerek, piyasa üzerinde paranın değerini denetlemek teknik olarak olanaklı hale gelir. Parasının değerinin kaybolduğunu görmek istemeyen bir banka, para stokunu "open market" işlemleri yoluyla başarılı bir şekilde denetlemek zorundadır. Kötü paranın iyi parayı yok ettiği görüşünü dile getiren Gresham kanunu, para eşitliğinin Devlet tarafından saptandığı durumlarda önem taşır. İnsanlar en iyiyi biriktirmek amacıyla, Devlet tarafından fazla değer biçilen paranın işlemleri içerisinde kendilerince bir düzen oluştururlar. Tüketiciler iyi paraları kendi gerçek değerleri doğrultusunda kullanmada özgür olsalardı, kötü paralar yok olacak ve kullanımları bitecekti.
Çevre Kirliliği:
Liberal ekonomistler gibi anarko-kapitalistler de, çevre kirliliğinin, özel mülkiyet kuramının uygulamaya geçirilmemesinden dolayı ortaya çıkan problemlerin kanıtı olduğunu savunmuşlardır. Çevre kirliliği, başka birinin mülkiyetine onun onayı olmaksızın, gürültü yaparak, havayı kirleterek ya da çöp atarak zarar verme sonucu ortaya çıkan rahatsız edici bir görüntüdür. Dolayısıyla, çevre kirliliği, mülkiyete yönelik bir saldırı hatta bir cinayettir. Bununla birlikte, herhangi bir mülk sahibinin, mülkiyetine yönelik böylesi bir saldırıyı engellemeye her zaman için hakkı vardır. Nehirlerin kirlenmesi, nehirler üzerinde alınacak mülkiyet haklarının olmayışından kaynaklanır ve aynı hakların bireylere sağlanması ile birlikte çözüme kavuşur. Bir nehrin sahibi bizzat kendisi onaylamadıkça, mülkiyetinin değerinin, kirletenler tarafından düşürülmesini kesinlikle kabul etmeyecektir. Nehir kıyısında oturan bireyler, nehir içinde kendi mülkiyetlerinin sınırladığı bölgelere sahip olabilselerdi, çöp ve atıkların kendi bölgelerine gelmemesi için mücadele edecek ve ortaklaşa bir karara vardıktan sonra da kirleten bireylere yönelik yasal kovuşturma açabileceklerdi Sonuç olarak, çevre kirliliğini önlemek için, nehir kıyısında oturan insanlardan herhangi birinin, para karşılığında nehrin kirletilmesine olanak verilmesini içeren teklifleri reddetmesi yeterlidir.
Mahkemelerin Özelleştirilmesi
Özel hakemlerin kararları Devlet yetkisi olmaksızın nasıl uygulanabilir? Ortaçağ ticaret hukuku kapsamında (eski İrlandalılar'da olduğu gibi) ticari direniş ve kara liste gibi sosyal yaptırımlara karşı duyulan korku, mahkeme kararlarına saygıyı sağlamada yeterliydi. Dava vekili hakemin verdiği karara uymayan bir tüccar, kendisiyle birlikte
27 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.