"Gündoğusu, prensi kollarına alarak öbür tarafa taşıdı. Tam bu sırada çiçekler ve yapraklar prensin çocukluğundan kalma en güzel türküleri söylemeye başladılar; ama bu o kadar güzeldi ki, hiçbir insan sesi böylesine güzel söyleyemezdi."
Sanırım masallar hep düzenlenerek yayınlanmış çünkü orjinalinde masalların çoğu tuhaf, karmaşık ve ürperticiydi. Masallarla, dönemle ya da yazarla ilgili özel bir araştırma yapmak isteyenler okuyabilir. "Çocuğumla masal okuyalım" düşüncesiyle okuyacaksanız, önermem.
“Ne zaman bir çocuk ölse, Tanrı’nın meleklerinden biri yeryüzüne iner, onu kucağına alır, dolaştığı yerlere gider, Tanrı’ya sunmak üzere bir demet çiçek koparır; Çünkü o çiçekler cennette daha güzel büyür.” ~Melek
Pencerelere uzun ve beyaz perdeler asılmıştı ve odanın ortasında bir kara tabut vardı: işte kendisi bu tabutta ölüm uykusuna yatmıştı; yani dileği yerine gelmişti! Bedeni dinleniyor, ruhuysa geziyordu. Solon’un dediği gibi: Kimseyi ölmeden mutlu sayma! ~ Uğurlu Pabuçlar
Tekrar uyandığında gece olmuştu. Gök gürültüsü kesilmiş, ay çıkmıştı. Kilisenin tam ortasında üstü açık bir açık bir tabut duruyordu; cenaze henüz gömülmemişti. Gayet iyi biliyordu ki, ölüler kimseye bir şey yapmaz! Asıl kötülük yapanlar hayatta olanlar, yani insanlardır! ~ Yoldaş