Anksiyete ve Kaygı

Andre Le Gall

En Eski Anksiyete ve Kaygı Sözleri ve Alıntıları

En Eski Anksiyete ve Kaygı sözleri ve alıntılarını, en eski Anksiyete ve Kaygı kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hemen hemen her zaman belirsiz kaygıyla bağlantılı nevrotik kaygı ister dönemsel ya da ılımlı olsun, ister kuvvetli ve kronik olsun, genel karakteristiği hiçbir nesnel nedenin karşılığı olmamasıdır.
Bütüncül açıdan, Freud'la birlikte (günümüzde bazı öğrencileri bu görüşü reddetseler de) aynı şeyi söylüyoruz: güncel kaygıları analitik psikoterapi çözüme kavuşturamaz ve bunun nedeni bu kaygıların güncel olmaları ve bilinç dışından değil bilinçli ya da yarı bilinçli 'ben'den kaynaklanmalarıdır.
Reklam
Nevrotik kaygı 'ben'in bilinçli ya da bulanık biçimde hissettiği güncel durumla açıklanırken (anılara ya da anı gibi görünen şeylere gönderme yapsa da) psikonevroz kaygısı -bu sözcük yeterince açıklıyor onu- kişiliğin fark edilmeyen öyküsünde belirginleşmiş psişik bir kaygıdır. Büyük olasılıkla, çocuk ve/veya gençlik yaşamı üslubuyla doğrulanmış ve derinleştirilmiş çocukluğa özgü bilinçdışı bir çatışmayı simgeler. "Psikonevroz" sözcüğü bu durumda rahatsızlığın psişizmin içinde bulunduğunu gösterir, oysa, basit nevroz 'ben'in içinde olup biter. (ayrıca, bu koşullarda psikoza yakın olduğumuz anlamına gelmez bu.)
Her mikro-ortam kendi anksiyete "normlar"ını oluşturur. Öyle aileler vardır ki anksiyete bir bireyinden ötekine, her ilişkide daha bir yoğunlaşarak geçer. Anksiyete normu daha geniş sosyolojik verilere de bağlıdır; bazı ilkel toplulukların, nedenleri belli anksiyeteler yüzünden kaygılı oldukları gözlemlenmiştir: bunlar birçok nedenden, koşuldan, bazı olaylar arasındaki bağlantılardan korkarlar, buna karşılık, bazı toplulukların da son derece gözüpek, aldırışsız oldukları ve hiçbir şeyden korkmadıkları gözlemlenmiştir. Aynı topluluk içinde bazı tarihsel dönemlerin öteki dönemlere göre daha kaygılandırıcı olduğu gözlemlenmiştir: yaşadığımız dönem anksiyetenin (ve de kaygının) sosyokültürel zirvelerinden birini yakalayacak gibi görünmektedir kesinlikle. Bu yayılmanın kaynakları parçalanmakta olan bir toplumun endişelerine, sinirlilik hallerine, kararsızlıklarına, istikrarsızlıklarına, oburluklarına, müstehcenliklerine bakıldığında kolayca anlaşılır.
Endişe sıkıntı verici bir işten, ayrılık, hastalık, hekim muayenelerinin, manevi bir tehdidin (evlilik yaşamındaki zorluklar, ayrılık korkusu, muhalif tavırlar ya da bir çocuğun reddedilmesi vb.) neden olduğu durumlara kadar, yeni fizyolojik ve psikolojik özelliklerle ağırlaşır: değişiklik düşüncesi ortaya çıktığında, korkulan anın yaklaştığı anlaşıldığında, bu düşünceler gündüz vakti zihni işgal ettiğinde ve geceleri uykuda az ya da çok doğrudan fantazmalar oluşturduğunda rahatsızlık ya da çöküntü, gündüz ya da gece terlemeleri görülür. Bunlara bağlı olarak bireyin düşüncelerini bir düzene sokması, sorunları açık seçik bir biçimde ele alması daha bir zorlaşır, dolayısıyla anksiyetenin ağırlaştırdığı ve dramatikleştirdiği bir güçlüğün taşması ve boğması kimi zaman bir depresyona dönüşebilir.
Sayfa 26 - Anksiyeteden DepresyonaKitabı okudu
"Ölümü düşünmek" olgusu insanların duyguları aracılığıyla bir korku, insan gerçekliğine güven duymama, dünyanın dışına ölümcül bir kaçıştır. "Herhangi biri", "ölüm karşısında sıkıntı gösterme cesaretini kaldıramaz. "
Sayfa 46 - Heidegger'de Büyük AnksiyeteKitabı okudu
Reklam
100 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.