Yenilmesine, kaderin üstün gelmesine ağlıyordu. Ve ağlıyordu, çünkü yıllardan beri ilk kez dehşete kapılmıştı; bir adamı sevmiş, ona çocuklar doğurmuş sonra da onu ölü değil, ruhu bedeninden parçalanarak çıkmış bir halde görmüştü.
Erkekler hep iğrençtiler zaten. Birden bire gözlerinin önünde bir erkek sembolü belirdi; kıllı, goril gibi, çıplak, orası kocaman ve dimdik; işte erkek buydu.
Amerika, Amerika, senin adına ne hayaller kuruluyor? Mutluluk üzerine nasıl hayasızca düşünceler doğuyor ? Herşeyin karşılığını ödemek gerek; ama insan mutluluğun bir karşılık vermeden geleceğini hayal ediyor.