Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Antik İnançlar ve Modern Hurafeler

Martin Lings

Antik İnançlar ve Modern Hurafeler Gönderileri

Antik İnançlar ve Modern Hurafeler kitaplarını, Antik İnançlar ve Modern Hurafeler sözleri ve alıntılarını, Antik İnançlar ve Modern Hurafeler yazarlarını, Antik İnançlar ve Modern Hurafeler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Şurası açıktır ki bu birkaç kısa karşılaştırma, ilgili herhangi bir dini bakış açısının hakkını gözetme iddiasında değildir. Ayrıca Takdir-i İlahî'nin işleyişini izah cüretini de taşımamaktadır.
Hümanistlerin aksi yöndeki suçlamaları tetkike değmeyecektir. Mesela, bütün dinlerin anlaşmazlık içinde oluşu sebebiyle hiçbir makul kişinin onlara inanmayacağı şeklindeki tipik rasyonalist bahane, kısmen yanlıştır; zira tüm dinler neyin gerçekten temel olduğu hususunda hemfikirdirler ya da diğer bir deyişle bu hususta mistisizmleri hemfikirdirler.
Reklam
haykırarak beyan ediyorlardı. Lakin dünya izafi bir biçimde sessiz kaldı; oysa şimdi insanlar bu hakiki beyanda daha da az aktiftirler; insanların tamamen pasif bir anlamda dâhil oldukları dünya ise kendi beyhudeliği daha da sesli haykırmakta.
Aslında "insan, umutsuz yaşayamaz" deyişinin bütünüyle doğru olduğu ispatlanmıştır.
Nefs bu âleme aitken, Ruh değildir; lâkin başlangıçta nefs ve Ruh arasında izafi bir süreklilik olduğundan, ruhî cevherin-nefsin Kalbe en yakın üst sınırında bulunan- bir kısmı vardır ki bir anlamda "bu âleme ait değildir", zira onun işlevi, Ruh'un nuru- Akıl'dan almaktır. Diğer bir anlamda "bu âleme aittir"; çünkü işlevi, o nuru nefsin diğer melekelerine aktarmaktır. Ayrıca Aklın perdelenişi ve iki âlem arasındaki sınırın kapatılışıyla, sınırın nefs tarafındaki bölümünde kalmıştır.
Kutsal bilimlerin istinat ettikleri benzeşimler arasında, bedenin merkezi olarak kalp ile maddî âlemin merkezi olarak güneş arasındaki benzerlik yer alır; hem kalp hem de güneş, her şeyin Merkez'i olan Kalb'in sembolleridir.
Reklam
Nihayetinde kendi akıbetini reddeden bu bilim, "sahip olmayan kişiden sahip olduğu şeylerin bile alınacağını" öngören maharetler meselinin hakikatiyle alakalı modern dünyanın çok sayıdaki tasvirinden biri olmaya mahkûmdur.
"Mistik" kelimesi kısmen "entelektüel'e tekabül eder; zira bir mistik, Göklerin Melekûtu'nu idrak eden ya da idrak etmeye can atan kişidir. Akıl ise bu idrakin kendisiyle gerçekleştiği melekedir. Umumiyetle "mistik", daha genel bir kelime olma temayülü taşır. Her ne kadar burada "entelektüel sevgi" bazen "mistik sevgi" ya da "manevi sevgi" anlamında kullanılsa da "entelektüel" ifadesi, mistik sevgi yolundan ziyade mistik bilgi yoluna atıftır.
Avrupa, Hz. İsa'nın ve dolaysıyla İncil'deki Meryem ve Mârise'nin (Martha) hikâyelerinin büyüsü altındaydı: Meryem'in ve "lüzumlu bir şeyin" sahipleri olarak o azınlık, adeta bir piramidin tepesinde durup anormal olduklarını itiraf etmiş çoğunluğun kendisine yani yukarıya doğru baktıkları ve kendisinden toplumun farklı katmanları boyunca manevi bir tesirin aşağı doğru aktığı bir norma işaret etmekteydi. Bir anlamda o piramit hâlâ mevcuttur, çünkü mevcudiyeti eşyanın tabiatındadır; fakat "resmi olarak" yerle yeksan edilmiştir.
Bir insanı "zeki" olarak adlandırmak ile onu entelektüel olarak adlandırmak arasında hâlâ bir fark bulunmaktadır.
Reklam
Modern felsefe, açıkçası kâinatın yüksek menzillerine kayıtsızdır. Genel itibarıyla akıl ve metafizik gibi kelimelerin, tıpkı bir krallıktan cumhuriyete dönüşen bir devletteki saray mücevherleri gibi geçmişten kalan yadigârlarmışçasına rafa kaldırılmaları daha isabetli olacaktır.Fakat böylesi bir titizlik, oldukça nahoştur ve ihanet kabilindedir.
Tüm dinlerde üç âlemden yani Ruh, nefs ve beden âlemlerinden mürekkep bir fikir mevcuttur. Nefs ile beden yani ruhanî ile cismanî genellikle "bu âlem" denilen şeyi teşkil ederler. Girişi Kalp olan Ruh âlemi, bütünüyle bu dünyayı aşıp herhangi bir beşerî melekenin ulaşabileceğinden ötededir. Kalpte taht kuran ve nefs ile Ruh arasındaki irtibat vasıtası olan beşerüstü meleke, gördüğümüz üzere atalarımızın Akıl olarak isimlendirdiği şeydir.
Zerdüştlüğe göre insanın bozulmasındaki bir safha, yiyeceklerden yalnızca yiyecek olmaları hasebiyle zevk alma ile onların güzelliğini Yaratıcıya hasredememekte ortaya konur.
"Ay'ın ikiye ayrılışı"; kalp ile zihnin, Akıl ile Mantığın ve neticede insandaki doğrudan, birleştirici bilginin kaybı ve dolaylı bilgi düalizmine yani iyi ve kötünün bilgisine tâbi oluşunu ifade eder.
101 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.