Bu kalabalığın ekseriyeti –kadınlar başka, erkekler yine başka olarak– üçer beşer bahçenin içinde aşağı yukarı gezinirler, diğerleri de tarhların arasındaki kanepelere, sandalyelere oturarak ve çalgıcıların –o zamanlar İstanbulca pek moda olan– Bell Elen operasından çaldıkları havaları dinleyerek gezinenleri temaşa ile [seyrederek] eğlenirlerdi.