Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Misyonerlerin Masum Olmayan Seyahat Notları

Asya'da Uzaklarda

Favell Lee Mortimer

Öne Çıkan Asya'da Uzaklarda Gönderileri

Öne Çıkan Asya'da Uzaklarda kitaplarını, öne çıkan Asya'da Uzaklarda sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Asya'da Uzaklarda yazarlarını, öne çıkan Asya'da Uzaklarda yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
·
Puan vermedi
Asya Türklerindir.Asya Müslümanlarındır.
Kitaba şöyle üstün körü bi baktım .Kitap Orta Asya' nın aslında Avrupa'nın olduğunu Türkler'in gasp ettiğini iddia ediyor. . Türkleri barbar,yobaz göstermiş.Amaçları Müslümanları tamamen cahil göstermek ABD ve İsrail'i yüceltmek...Sadece Hristiyanlar yüceltilmiş.Hristiyan olmayanları alçaktıp, tamamen ırkçı bir kitaptır.Müslümanları tıpkı İran şeriatıyla eş tutup İnananları Şeriatçı, yobaz olarak göstermiş.Zaten sürekli Zalim Türkler diye bahsetmiş.Birşeyleri daha iyi anlıyorum.Neden Müslümanları ve Devletine bağlı insanları şeriatçı yobaz olarak gösterdiklerini??? Çünkü zihniyetleri aynı...Kitapta Yazılanlar tamamen kurmaca ve sahtedir. Medeniyet insanların din, dil, ırk ve inançlarına saygı göstermektir. Asya Türklerindir.Anadolu Türklerindir.Bu diyarlar Müslümanlarındır.Ve öylede kalacaktır. Anladığım Atalarım, ecdadımız, Osmanlı bunların gururlariyla çok fazla oynamışlar. Delibaş askerlerimiz Osmanlı Tokadını iyi vurmuş ki acısı geçmemiş hâlâ. Bu ülkede hepimiz Mezhebimiz ne olursa olsun Elhamdülillah Müslümanız hepimiz aynı Bayrağın altında yaşıyoruz.Kimileri gocunsada burası Müslüman bir ülkedir ,hepimiz aynı çatı altında birleşiyoruz. Oyunlarına gelmeyecez..Allah Islah Etsin bunları diyorum.Bizden uzak olsunlar.
Asya'da Uzaklarda
Asya'da UzaklardaFavell Lee Mortimer · Destek Yayınları · 201118 okunma
Bütün çiçeklerin en güzeli olan gül İran’da bol bulunur. İnsanlar gül yapraklarını güneşte bizim saman kurutmamız gibi kuruturlar. Âdeta İran’da hava gül kokar. Bir keresinde İranlı bir şehzadenin evine kahvaltıya gittiğimde insanların gül yaprağı yığınlarının üstüne serilmiş halıların üstünde oturduklarını görmüştüm. Kuru gül yaprakları İran’da damıtılarak gül suyu yapımında kullanılırlar. İran kedileri ipek gibi tüyleri olan çok güzel hayvanlardır.
Reklam
Japonya’da imparatora yanlışlıkla olsa bile hakaret eden bir kişinin karnını kılıçla yararak intihar etmesi adettendir. Beş yaşındaki çocuklara bile bu öğretilmeye başlanır. Bu çocuklar eğitilirken gerçekten kendilerini kesmelerine izin verilmez ama nasıl yapacakları öğretilir ki büyüyüp erkek olduklarında kendilerini zarif bir biçimde öldürebilsinler. Her beyefendinin hiç giymediği fakat intihar edeceği o gün için sakladığı beyaz bir elbisesi vardır; her gittiği yere onu da taşır ve ne zaman ihtiyacı olacağını hiç bilemez. Bir beyefendi ölüm emri aldığında arkadaşlarını ziyafete çağırır ve ziyafetin sonunda hükmü imparatorun subayı tarafından yüksek sesle okunur. Daha sonra adam kılıcını çıkarıp karnını deşer ve tam o sırada arkasında duran bir hizmetkâr adamın kafasını keser. Bu tür bir ölüm Japonya’da çok saygı görür ve mükafat olarak intihar eden adamın oğlu adamın saraydaki yerini alır.
Ostyaklar görünmeyen bir tanrıya inanırlar ancak tanrı dışında pek çok şeye taparlar. Bir adam öldüğünde akrabaları onun tahtadan heykelini yaparlar ve ona üç yıl ibadet edip gömerler. Ama bir rahip ölürse onun heykeline üç yıldan fazla tapılır hatta bazen hiç gömülmez. Yaşayan rahipler insanları ölü rahiplere tapmaya ve hediyeler sunmaya teşvik ederler. Böylece ona sunulanları yaşayan rahipler yerler. yvanlara da tapılır. Otsyaklar bir kurt veya ayı öldürdüklerinde postunu otla doldurup etrafında toplanırlar ve onunla alay ederler, üstüne tükürüp, tekmelerler sonra arka ayaklarından kulübenin bir köşesine asıp ona taparlar. Bu insanlar ölü hayvanlara bağırarak, dans ederek, kılıçlarını sallayarak, kürk, gümüş, altın ve ren geyiği sunarak ibadet ederler. Bu ren geyiğini zalim tanrılarını ya da daha doğrusu zalim şeytanlarını mutlu etmek için çok zalim bir şekilde birçok yerinden bıçaklayarak öldürürler. Rus İmparatoru Otsyakların Ortodoks Hıristiyan olmalarını teşvik eder ve onlara kumaş ya da hediyelerle rüşvet verir. Rüşvet sayesinde pek çoğu vaftiz olmuştur, ancak Ruslar tebaalarını alkol almaya özendirmesi Otsyaklara büyük zarar vermektedir.
Sayfa 118Kitabı okudu
Mezopotamya kelimesinin anlamı iki nehir arasıdır. Burasıİncil’de bahsi çok geçen Dicle ile Fırat Nehirlerinin arsasında kalan ve şu anda Türklere ait olan bir bölgedir. Hz. İbrahim, Tanrı ilk defa çağırarak arkadaşlığını istediğinde bu bölgede yaşamaktaydı. Bölgede dünyanın en eski kentlerinin yıkıntılarıyla doludur. Dicle’nin üstünde Aziz Johanna’nın vaaz verdiği Ninova kenti bulunur. Bu kentin duvarları o kadar kalındır ki üzerlerinden aynı anda üç at arabası yan yana geçebilir. Sapkınlığı nedeni ile Tanrı’nın yok ettiği Ninova bu gün yeşilliklerle kaplı bir tümseğin altında yer almaktadır. Bu tümseği araştırıp kazan bir gezgin Ninova krallarının tahtını ve insanların bir zamanlar taptığı kanatlı boğa ve aslan heykelleri bulmuştur.
Bir gün bir Çinliyle yemek yerken yediğim etin ne olduğunu anlamak için tabağımı göstererek, “Meeee, meeee” diye koyun sesleri çıkardım. Çinli bana bakarak, “Havvv, havv” dedi. Daha sonra ne yaptığımı şimdilik anlatmak istemiyorum.
Reklam
Çin’deki her büyük evde “Ataların Salonu” denen bir oda bulunur. Burada tüm aile, ölmüş olan anne ve babalara, büyük anne ve büyük babalara hatta çok önce yaşamış diğer atalarına tapınır. Bu Atalar Salonunda resim yoktur fakat isimler yazılı tabletler vardır. Aile bu isimlerin önünde eğilir ve tütsü, altın varak yakar.
Ne güldüm buna :D
Bir gün bir Çinliyle yemek yerken yediğim etin ne olduğunu anlamak için tabağımı göstererek, “Meeee, meeee” diye koyun sesleri çıkardım. Çinli bana bakarak, “Havvv, havv” dedi. Daha sonra ne yaptığımı şimdilik anlatmak istemiyorum.
Aborjinler hakkında;
Avustralya’nın vahşilerinin ne bir tanrıları ne de bir kralları vardır. Bazı kâfir ülkeler putlarla doluyken Avustralya’nın vahşi kültüründe putlar bulunmaz. Bu vahşiler hayvan gibi yaşar, sadece yemekten, içmekten, avlanmaktan ve dans etmekten hoşlanırlar. Bu vahşilerin evleri yoktur, fırtınalı havalarda birkaç dalı üst üste koyup buna sığınırlar. Bu barınaklarda sadece bir insanın sürünüp ve uyumak için uzanacağı kadar yer vardır. Vahşiler göçebe olduklarından daha iyi kulübeler inşa etmeyi öğrenmek istemezler. Vahşilerin sürekli bir yerden başka bir yere dolaşmalarının sebebi yiyecek aramalarıdır. Nereye gitseler yiyecek arayan vahşiler yemek için kökleri sökerler, otları yolarlar, ağaç oyuklarına saklanan oposum isimli hayvanı avlarlar. Yerli kadınları dünyanın en çirkin yaratıklarıdır. Erkekler canları istediğinde onların kafasına vururlar ve döverek her yerlerini morartırlar.
148 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.