Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kanunname-i Al-i Osman

Atam Dedem Kanunu Kanunname-i Al-i Osman

Fâtih Sultan Mehmed

Atam Dedem Kanunu Kanunname-i Al-i Osman Sözleri ve Alıntıları

Atam Dedem Kanunu Kanunname-i Al-i Osman sözleri ve alıntılarını, Atam Dedem Kanunu Kanunname-i Al-i Osman kitap alıntılarını, Atam Dedem Kanunu Kanunname-i Al-i Osman en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Zamanındaki ilmiye tarîkının bozulduğunu gören III. Murad, 1577 yılında devrin veziriazamı Sokullu Mehmed Paşa'ya gönderdiği bir fermanda, "Halen tarîk-ı ulemaya hayli ihtilal "zrız olup, kanun-ı kadim Sultan Mehemmed-i Gazi zamanındaki gibi gözedilüp zamanımızda dahi ahsen olmak muradımdur..." derken, yine Fatih devrinin kanunlaştırma hareketlerine ışık tutmaktadır.
Zira oğlu Şehzade Ahmed'i yerine halef seçen II. Bayezid, "örf ve adet mucebince ve ma'hud kanuna göre hareket ederek veli'ahd nasb itdüm" derken, kötü şeyler için kullanılan "ma'hud" kelimesiyle babasının kanununa imada bulunmaktadır.
Reklam
Anadolu Selçuklu Devleti'nin idari teşkilatının varisi olup, kısmen İlhanlı ve Memlükler'in tesirinde de kalmış olan⁴⁹ Osmanlı Devleti'nin Fatih Sultan Mehmed'e kadar gelen müesseselerin teşkilatını veren Kanunname-i Al-i Osman'ın, aynı zamanda bu ülkelerin devlet geleneğini aksettirdiği de söylenebilir.
Ve oğlum şehzade -edâmallâhu umrehûya- hüküm yazılmak lâzım gelse böyle yazıla: Ferzend-i ercmend e ü emced vâris-i mülk-i Süleymânî nûr-ı hadaka-i sultânî tâcu ru'ûsi's-selâtîn sâhibü'l-'izzi ve't-temkin mahzu lûtfi'llâhi'l-ekrem oğlum Sultân Cem -edâmålláhu bekâhû- yazıla.
Muhteva bakımından Kanunname-i Al-i Osman üç bölümden teşekkül etmektedir. Bunlardan birincisi, merkezde ve taşrada görevli devlet ileri gelenlerinin protokoldeki yerlerine, padişaha kimlerin arzda bulanabileceklerine, kadıların mertebelerine; ikinci bölüm, devlet ve saltanat işlerinin tertibine, yani Divan ve Has Oda teşkilatı ile saray mensuplarının bayramlaşma merasimlerine; üçüncü bölüm ise bazı suçlar ve karşılıkları ile mansıp sahiplerinin gelirlerine ayrılmıştır. Son kısımda ayrıca devlet görevlileri ve hanedan mensuplarına dair elkab örnekleri bulunmaktadır.
Ve bir kişi bir kişiye fuhş ile söğse şer' ile ta'zîr olunup, kırk akçe cerîme alına
Reklam
Ve bayramlarda meydân-ı Dîvân’a taht kurulup çıkmak emrüm olmuşdur. Ve çavuşlar el öpmek kânûnumdur.
XVI. yüzyılda yazılmış Grekçe bir Osmanlı tarihinin meçhul müellifi açıklık getirmektedir. Çelebi Mehmed'in vefat edip, oğlu II. Murad'in tahta geçmesiyle, Bizanslılar'ın Düzme Mustafa'yı, Gelibolu'nun kendilerine iadesi şartıyla nasıl padişah yapmayı vadettiklerini anlatan meçhul Rum müellif, esefle şunları söylemektedir: "Akıllı Romalılar giriştikleri bu işleri daha önce, Timur'un Bayezid'le muharebe ettiği, onu yakaladığı ve evvelce yazdığım gibi, ordusunu imha ederek onu mağlub ettiği zaman yapmalıydılar, şimdi değil; zira Türkler toparlandılar. Bu son Bizans imparatorları çok büyük devletin, o kadar halkın ve bu kadar ülkelerin, bu kadar Hıristiyanların kaybedilmesinin sebebi idiler"
Kanaatimize göre Kanunname-i Ali Osman Fatih Sultan Mehmed döneminin sonlarında tedvin edilmiştir.
Türkler'in tarih yazmaktan çok tarih yaptıkları, hem İslamiyet öncesi Türk tarihi, hem de kuruluş devri Osmanlı tarihi için bir dereceye kadar doğrudur. Çin yıllıkları olmasa Türk tarihinin ilk dönemi; Bizans ve Arap tarihleri olmasa Osmanlı tarihinin kuruluş yılları yeterince aydınlatılamazdı.
Reklam
29 Mayıs 1453 tarihinde Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu'nun merkezi İstanbul'u almasıyla Osmanlı kroniklerinde "Ebü'l-feth", fakat daha yaygın olarak "Fatih" unvanlarıyla anılan II.Mehmed, Osmanlı Devleti'ni çok uluslu bir imparatorluk ve saltanat haline getirmekle kalmamış, bu cihan devletinin teşkilat ve teşrifat kaidelerini ilk defa bir mecmuada toplatmakla, bir kanun adamı olarak da tarihlere geçmiştir.
Katl hadd-i zatında fena bir şeydir, lakin fitne katlden daha şiddetli ve zararlıdır
29 Mayıs 1453 tarihinde Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu'nun merkezi İstanbul'u almasıyla Osmanlı kroniklerinde "Ebü'l-feth", fakat daha yaygın olarak "Fatih" unvanlarıyla anılan II.Mehmed, Osmanlı Devleti'ni çok uluslu bir imparatorluk ve saltanat haline getirmekle kalmamış, bu cihan devletinin teşkilat ve teşrifat kaidelerini ilk defa bir mecmuada toplatmakla, bir kanun adamı olarak da tarihlere geçmiştir.
Ve her kimesneye evladımdan saltanat müvesser ola, karındaşların nizam-ı alem içün katl etmek münasibdir. Ekser ulema dahi tecviz etmişdir. Anınla amil olalar...
Hile ve yalanda eşi yoktu. Cihan padişahının dizginleri elinde olduğundan, saltanat kurallarına ve emirlik kanunlarına aykırı çok bid'at ortaya koymuştu.
46 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.