Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Atatürk'ün Saklanan Şeceresi

Ali Güler (Akademisyen)

En Yeni Atatürk'ün Saklanan Şeceresi Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Atatürk'ün Saklanan Şeceresi sözleri ve alıntılarını, en yeni Atatürk'ün Saklanan Şeceresi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Atatürk'ün babası Ali Rıza Efendi'nin ailesi Rumeli'nin fethinden sonra bölgenin Türkleştirilmesi için Anadolu'dan göçürülerek bugünkü Makedonya Cumhuriyeti'nin Debre şehrine bağlı "Kocacık" nahiyesine yerleştirilen Kızıl Oğuz/Kocacık Yörükleri/Türkmenlerinden gelmektedir.
Atatürk'ün Soyu
Atatürk'ün babası Ali Rıza Efendi'nin ailesi Rumeli'nin fethinden sonra bölgenin Türkleştirilmesi için Anadolu'dan ( Konya / Karaman civarından ) göçürülerek bugünkü Makedonya Cumhuriyeti'nin Debre şehrine bağlı "Kocacık" nahiyesine yerleştirilen Kızıl Oğuz/ Kocacık Yörükleri/ Türkmenlerinden gelmektedir. Dedesi Kızıl Hafız Ahmet Efendi ile onun kardeşi Kızıl Mehmet Emin Efendi 1800'lü yılların başında Selanik'e göç etmişlerdir.
Sayfa 7 - Yeditepe
Reklam
Ali Rıza Efendi (1839 Selanik - 28 Kasım 1893 Selanik) Mezarı Selanik'teki Horatacı Sultan Camisi haziresindedir. Babasının mezarı ile ilgili bu bilgiyi Atatürk'ün ''Zabit ve Kumandan ile Hasbihal'' isimli eserinden öğreniyoruz: ''Bir gün işittim ki, Horatacı Sultan Cami-i şerifinin minaresine çan taktırılmış ve orada yatan babamın kemikleri Yunan palikaryalarının kirli ayakları altında çiğnetilmiştir.
Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım'ın babası Sofuzade Feyzullah Efendi üç defa evlenmiştir. Feyzullah Efendi'nin ilk eşinden Hüseyin Ağa (M. Kemal'in dayısı) ve Hatice Hanım (M. Kemal'in teyzesi), ikinci eşinden Zehra (M. Kemal'in teyzesi ve Hasan Ağa (M. Kemal'in dayısı), üçüncü eşi olan Ayşe Hanımla olan evliliğinden de Zübeyde Hanım dünyaya gelmişlerdir. Sofuzade Feyzullah Efendi'nin babasının ismi İbrahim Ağa, annesinin adı da Emetullah'tır.
Dörtyol Ahalisinin ATA'ya Portakal Bahçesi Hediyesi...
Atatürk, Adana gezileri kapsamında ( özellikle Hatay meselesi nedeniyle ) Dörtyol'a üç defa gelmiştir. İlk geldiği 16 Ocak 1925'te Halk Fırkası ziayereti sonrasında Askeri Hastahane'ye geldi ve buranın ikinci katındaki balkondan bir konuşma yaptı. Bu sırada Atatürk'e bir portakal bahçesini gösteren yanındakilerden Resul Ağa, Atatürk'e " Paşam, zatıalinizin bu memlekette bir taşı toprağı olmalıdır" diyerek bahçeyi Dörtyollular adına Atatürk'e hediye etmek istedi. Cevap "peki" idi. 17 Ocak günü Dörtyol'dan Adana'ya dönerken, yanındakilere "benim Türkiye'de en sadık dostlarım Dörtyol'dadır" diyen Atatürk, "ölene kadar burada yaşaması" için kendisine bağışlanan evi ve bahçeyi kız kardeşi Makbule Hanım'a vermiştir.
Sayfa 47 - Yeditepe YayıneviKitabı okudu
Hatay Dörtyol'da Yaşayan Akrabaları...
Atatürk'ün dayısı Hasan Ağa'nın oğlu Abdurrahman Aldırma. Mevcut bilgilere göre Abdurrahman Efendi, Haydarpaşa Tren istasyon şefi idi. 1938 yılında Atatürk öldükten sonra tayini Dörtyol'a çıkımıştır. Burada uzun yıllar İstasyon Şefliği'nde Hareket Memuru olarak çalışan Abdurrahman Aldırma, emekli olduktan sonra da Dörtyol'a yerleşmiş ve orada Atatürk'ten Makbule Hanım'a kalan portakal bahçeleri ile uğraşmış, burada vefat etmiş ve burada defnedilmiştir. Abdurrahman Aldırma'nın Metin, Melih ve Mete isminde üç çocuğu bulunuyordu. Aile bugün İskenderun ve Dörtyol'da yeni kuşaklarla devam etmektedir...
Sayfa 46 - Yeditepe YayıneviKitabı okudu
Reklam
Atatürk'ün Dayı Tarafından Akrabası Tezer Ülküatam ile Yapılan Söyleşi
Aile şeceresinden gördüğümüz kadarıyla, geniş bir aile yapısı var. Buna karşılık, Atatürk'ün akrabaları pek gündeme gelmedi. Bu durumu siz nasıl yorumluyorsunuz? şeklindeki bir başka soruya da şu şekilde cevap vermiştir: " Efendim bana göre bu sorunun iki cevabı var: Birincisi monarşik bir haneddan yerine, Cumhuriyet'i kuran ve uygulamak üzere verdiği her karar için, milleti temsil eden Meclis iradesini daima yanına almakta çok titiz davranan Atatürk'ün kendi ailesinin öne çıkmasından ve adeta başka bir tür hanedan görüntüsünden kaçınmak istediğine dair bilgimiz var. İkincisi ise, Atatürk'ün soyundan gelmiş olmanın tek başına bir övünme vesilesi olmaması gerektiğini düşündük daima. ATA'nın soy ağacında bulunmanın ilave sorumluluklar getirdiğine ' biz akrabasıyız ve ona layık olmayı başarabildik ' diyerekten ortaya çıkabilmenin, çok uzun ve ince bir yol olduğuna inanarak yetiştik.
Sayfa 42 - Yeditepe YayıneviKitabı okudu
21 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.