Yine de hiçbir şey iki insanı birbirine ölümden daha sıkı bağlayamazdı. Öbür dünyaya giden kapının gıcırdayarak açılması, bir şekilde özlerin birleşmesine ve daha güçlü bir iz bırakmasına sebep olurdu.
“Şimdiye kadar kimse bana onun baktığı gibi bakmamıştı. Vlad bana, bedenime ve ruhuma çoktan sahip olmuş da bunu fark etmeyen tek kişi benmişim gibi bakıyordu.”
“Neden kalbini kırmak isteyeyim?”
“Çünkü zaman zaman acımasız bir pisliğe dönüşebiliyorsun,” dedim dürüstçe.
Vlad’ın dudaklarında bir tebessüm uçuştu. “Bu doğru. Ama seni yanımda istiyorum.” Başını eğdi, ağzı boynuma sürtünerek içimin ürpermesine sebep oldu.
Bunu neden istiyorsun ki, diye fisaldadı içimdeki karanlık bir ses. Diğer insanların günahlarında boğulmaktan bıkmadın mı? Ölüm, tek çıkış yolun değil mi?
"Neden mi?" Vlad'in dudakları kıvrıldı; yüzündeki anlayış yok olmuştu. "Bazı şeylerin sebebi yoktur Leila. Sen hayatta kaldın. O kalmadı. Sebebi merak etmek hem gereksiz hem boş..."