Atlas - Sayı 293 Gönderileri
Atlas - Sayı 293 kitaplarını, Atlas - Sayı 293 sözleri ve alıntılarını, Atlas - Sayı 293 yazarlarını, Atlas - Sayı 293 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Toroslar'ın eteğinde yüksek bir tepeye kurulmuş olan Kuyucak, lavanta tarlaları ile çevrili şirin bir köy. Lavanta ilk defa 1975 yılında köye getirildi ve 30 aileye 15'er kök dağıtılarak üretime başlandı. Bugün yaklaşık 3 bin dekarlık alanda Türkiye'deki toplam lavanta üretiminin yüzde 93'ünü karşılıyor. İlaç sanayinden kozmetiğe, gıdadan parfümeri sektörüne kadar pek çok kullanım alanı bulunan lavanta sayesinde dışarıya verilen göçü tersine çevirmeye başlayan Kuyucak, turizmden de gelir elde etmeye başlamış.
#Sardalye
Sardalye ayrıca aklıma Amerikalı yazar John Steinbeck'i, onun en sevdiğim romanı, 
Sardalye Sokağı 'nı getirir. Bir Los Angeles gezimde, üşenmemiş, o sahilin en güzel kasabası Monterey'e gitmiştim.
Her zamanki gibi o romanın da bir kurgu olduğunu unutmuş, sardalye avından dönen balıkçıları, onların yanaştığı konserve fabrikalarını, kumarbazları, fahişeleri, ayyaşları, serserileri ve sanatçıları boş yere aramıştım.
Sayfa 32
#Sardalye
Sardalye en sevdiğim balıktır.
Rakı Ansiklopedisi 'nde bile maddesi vardır. Maddede, "en lezzetli meze" olarak geçiyor. Her balığa nasip olmayacak bir iltifattır bu. Sadece akşamcı masaların malzemesi değildir sardalye. Tıbbın da hizmetindedir. İngiltere'de yapılan son çalışmalarda, Alzheiker belasına da iyi geldiği keşfedilmiştir.
Balığın adının, İtalya'nın Sardunya Adası'ndan geldiği öne sürülür. 15'inci yüzyılda, İngiliz balıkçılar bu adanın etrafında tonlarca balık yakalayınca adını "sardalye" koydukları söylenir.
Bu küçük lezzet bombası daha çok gece yol alır. Onun için balıkçılar sardalyeyi karanlıkta tuzağa düşürür.
Sardalye Karadeniz'le Akdeniz arasında mekik dokur durur. Balıkçılar, Akdeniz'e inişine "Katavasya", Karadeniz'e dönüşüneyse "Anavasya" der. Küçük kardeşlerinin adı ise "Tirkos Vanozu"dur. Balıkçılar, sadece tuzlanmışına "sardalye" der.
Sayfa 32
#kefalonya
Yunan adaları deyince çoğu kişinin aklına Ege geliyor, ama ülkenin batısındaki İyon Denizi'nde de birbirinden güzel adalar uzanıyor. Kefalonya , 904 kilometrelik yüzölçümü ve 250 kilometrelik kıyı şeridiyle İyon Denizi'nin en büyük adası. Tarih boyunca Bizans, Norman, Frank, Venedik ve Osmanlı hakimiyetinde kalan Kefalonya, diğer İyon Adaları ile birlikte 1864'te Yunanistan'a katıldı. İkinci Dünya Savaşı'nda Almanlara ve İtalyanlara karşı önemli direniş gösterdi. Bu direnişlerden birini anlatan, Penelope Cruz ve Nicolas Cage'in başrollerini oynadığı 2001 yapımı "Yüzbaşı Corelli'nin Mandolini" filmi de Kefalonya'da çekildi.
Sayfa 34
Lavanta Kokulu Köy, Kuyucaklı Lavanta, Isparta
Toroslar'ın eteğinde yüksek bir tepeye kurulmuş olan Kuyucak, lavanta tarlaları ile çevrili şirin bir köy. Lavanta ilk defa 1975 yılında köye getirildi ve 30 aileye 15'er kök dağıtılarak üretime başlandı. Bugün yaklaşık 3 bin dekarlık alanda Türkiye'deki toplam lavanta üretiminin yüzde 93'ünü karşılıyor. İlaç sanayinden kozmetiğe, gıdadan parfümeri sektörüne kadar pek çok kullanım alanı bulunan lavanta sayesinde dışarıya verilen göçü tersine çevirmeye başlayan Kuyucak, turizmden de gelir elde etmeye başlamış. Adeta bir lavanta cenneti olan köy, güzelliğini ve ekonomisinin önemli bir bölümünü lavantaya borçlu.
Sayfa 10
Mağara, Düden Mağarası ve Asaf Halet Çelebi
Antalya'nın ışıltılı damarlarından Düdensuyu Deresi'nin, Beyyayla Köyü'nün yakınında yarattığı düden, bugünün gezgini için, çağlayarak akan derenin, sanat eserine dönüştürdü bir mağaradır. Dışardan bakıldığında görkemsiz, içine girildiğinde göllerini ancak sandalla geçebileceğiniz küçücük bir evrem bulur insan. Dahası var: Biz onu zaman yapraklarından okuyoruz yeryuvarlağının katmanlarını... Yani, kuşların ortaya çıktığı, sürüngenlerin en belirgin özelliklerini kazandığı üst Jura dönemi ve günümüzden 142 milyon yıl önce başlayıp 65 milyon yıl önce sona eren Alt Kretare, bir başka söylenişiyle "Tebeşir Dönemi."
Felsefe de pek çok meselenin mihengine sürüldü mağara. Ancak Türkiye şiirinin yapıtaşlarından 
Asaf Hâlet Çelebi bir başka yanını söyledi: "içimdeki mağarada / bir yığın kitap var / bakınca yakından / tasvirlerin gözleri oynar"
Sayfa 7