"Resim yapmak zorundayım."
Resim yapma tutkusuyla, İngiltere'deki işini ve ailesini bırakıp Paris'e giden Charles Strickland'ın hayatını anlatıyor kitabımız. Her şeyini geride bırakıp beş parasız kalan Strickland; ölene kadar resim yapmaktan vazgeçmiyor ancak bunun bedelini de ödüyor.
Sefil ve acınacak bir hayat yaşıyor. Yine de eski hayatını bırakmaktan hiç pişman olmuyor.
Yaşarken hiçbir değer görmeyen eserleri, öldüğünde otuz bin franka kadar satılıyor ve müzelerde sergileniyor.
Strickland karakterini sevmesem de ilgi çekici bulduğumu söylemeliyim. Açıkçası kitaba, bu ressamdan bir şeyler öğrenebilirim ümidiyle - güzel sanatlara hazırlandığımdan- başlamıştım. Ancak karşımda kaba, bencil, iki kelimeyi bir araya getiremeyen bir karakter bulunca biraz hayal kırıklığına uğradım. Bu yönüyle beklentimin bir tık altında kalsa da kesinlikle beğendiğim de bir kitap oldu. Okunmasını tavsiye ederim.