Beyoğlu sırtında gürültülü Taksim mahallesi, doğuya özgü arabalar ve kılıklarla karşılaşıp çarpışan Avrupa arabaları ve kılıkları; yüksek bir ısı, kuvvetli bir güneş; ağustosun tozunu ve sararmış yapraklarını kaldıran bir ılık rüzgâr; mersin ağaçlarının kokusu; meyveci esnafın velvelesi, üzüm ve karpuzdan geçilmez sokaklar... İstanbul’da konaklamamın ilk zamanları, bu görünümleri belleğime kazıdı.