Aleviliğin Tarihsel Altyapısı Yahut Anadolu'da İslam-Türk Heterokdosisinin Teşekkülü

Babailer İsyanı

Ahmet Yaşar Ocak

Babailer İsyanı Sözleri ve Alıntıları

Babailer İsyanı sözleri ve alıntılarını, Babailer İsyanı kitap alıntılarını, Babailer İsyanı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Büyük bir çoğunluğu okuma yazma bilmeyen, sade zihniyetli ve ya şantılı, fakat o nisbette güç hayat şartları içinde bulunan bu insanlar, Sünni İslam'ın karmaşık ve anlaması güç bir takım inanç esaslarını ve abdest alarak günde beş vakit namaz kılmak, yahut Ramazan ayında bir ay oruç tutmak gibi , ancak yerleşik hayatın sağlayabileceği bir
Türkmenler'in başı olan Baba, karizmatik ve ilahi bir misyon ile Selçuklu yönetimine karşı bir isyan hareketine giriş­miştir ve bu hareket bizzat kendisi ve yakın bir adamı tarafından fiilen yü­rürlüğe konulmuştur.
Reklam
Şamanlar din adamı sıfatıyla dini merasimleri yönetiyorlar, sihirbaz-hekim sıfatıyla da hastaları tedavi ediyorlardı. Bu sebepledir ki sihirbazlık Türkmen babalarının hayatında vazgeçilmez bir mevki işgal etmekteydi. Bu onların temsil ettikleri mistik şahsiyetin ayrılmaz bir parçasıydı. Bu sebeple, İslamiyet sihiri yasaklamasına rağmen Türkmenler ondan vazgeçmemişlerdi.
IX. ve X. yüzyılda İslamiyet Orta Asya'da değişik bölgelerdeki Türk zümreleri arasına girmeye başladığı zaman, birbirinden farklı iki sosyo-kültürel ortama göre nitelik kazandı. Şehirli ahali tabii olarak bir yerde devamlı oturmaları sebebiyle, medreselerde işlenen ve öğretilen, ve tabiatıyla kitabi esaslara daha sadık bir İslam anlayışını, başka bir deyişle, ayrıca devletin resmi desteğini de sağlayan Sünni müslümanlığı benimsemişti. Konar-göçer Türkler ise, kendilerine önce İranlı, sonra da Türk süfiler tarafından getirilen tasavvuf ağırlıklı bir mistik müslümanlık anlayışını benimsediler.
Tasavvuf, XIII. yüzyıl Anadolu'sunda, göçebe ve yarı göçebe çevrelerde de kuvvetli temsilciler buldu. Bozkırlarda göçebe, yarı göçebe bir hayat süren Türkmenler'le birlikte bulunan ve eski kam-ozanlara benzeyen babalar, medrese menşeyli fakihlerin öğrettiklerinden daha basit ve sade bir İslamiyet anlayışı yayıyorlar ve bu arada Anadolu'nun şartlarına uygun bir halk tasavvufunu da oluşturuyorlardı. Bu yüzden Türkmen babalarının telkin ettiği müslümanlık, bu çevrelerde münhasıran sade ve hurafelere yatkın bir suifilik biçiminde görüntüleniyordu. Bu bir çeşit halk İslamı idi ve bu halk islamı, daha ileride tartışacağımız üzere, Sünni nitelik taşımaktan çok, heterodoks bir niteliğe sahipti. Çünkü bu babaların hitap ettiği Türkmen boyları, henüz sathi bir şekilde islamlaşmış olduklarından, eski şaman inançlarını ve atalarıyla ilgili bir takım kültleri muhafaza etmekteydiler.
Kaynaklara göre, propagandasında en çok üzerinde durduğu hususlar, sultanın bir sefih ve zalim olması, devlet adamlarının halka zulmetmesi idi. Ayrıca devamlı olarak, sultanın vaktini devlet işleri yerine içki meclislerinde geçirdiği, devlet adamlarının da kendisine uyduğu, dolayısıyla Allah'ın yolundan uzaklaştıkları ve artık peygamberin ve halitelerin yolunu takip etmedikleri fikirleri işleniyordu . Baba'nın bütün bu yolsuzluk ve zulümlere son vermek üzere bizzat Allah tarafından vazifelendirildiği, zaferin kendisine nasip olacağı telkin ediliyordu. İbn Bibi'ye bakılırsa, Baba ilyas propagandalarında, elde edilecek mal ve ganimetlerin isyana katılanlar arasında ortaklaşa pay edileceğini, isyana katılmayanların ise hiç acımadan öldürüleceğini özellikle vurguluyor ve bu mesajın herkes tarafından duyulmasını sağlıyordu. Hatta, "filan ayın filanca günü harekete geçin" şeklinde ayaklanmanın tarihini de belirlemişti. Baba İlyas Türkmenler arasına gönderdiği halifeleri aracılığıyla onların memnuniyetsizlik duygularını tahrik etmekten de geri kalmıyordu. Yıllardan beri Türkmenler arasında sürdüğü zahidane hayatın, onun sözlerini etkili kılmakta büyük faydası ve rolü vardı. O, bu suretle müslüman halkı etkilediği gibi fakir hıristiyanları da nüfuzu altına almasını biliyordu.
Reklam
101 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.