Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Babama Anarşizmi Anlatıyorum

Thomas Déri

En Beğenilen Babama Anarşizmi Anlatıyorum Gönderileri

En Beğenilen Babama Anarşizmi Anlatıyorum kitaplarını, en beğenilen Babama Anarşizmi Anlatıyorum sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Babama Anarşizmi Anlatıyorum yazarlarını, en beğenilen Babama Anarşizmi Anlatıyorum yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Anarşizm, on dokuzuncu yüzyılın sonunda patlayan birkaç bomba hakkında hâlâ kendini açıklamak zorunda kalıyor, ama cumhuriyetçilik ve liberalizm kölelik, sömürgecilik, ırkçılık ve cinsiyetçilikle ilgili hiçbir sorumluluk kabul etmeyebiliyor. Devletçilik, milyonlarca kurban alan tüm bu savaşlardan mesul. Neticede ABD, şehirlerin üzerine atom bombası atıp yüz binlerce sivili öldüren liberal cumhuriyetçi bir rejimle yönetiliyor. Ancak atom bombasından hiç bahsetmeden cumhuriyetçilik veya liberalizm üzerine tam tekmil bir kitap yazabilirsiniz, oysa anarşizm hakkındaki tüm kitaplar söze ev yapımı bomba yapanlardan bahsederek başlar. Halkı tiranın tahakkümünden özgürleştirmek amacıyla tiranın öldürülmesini savunan tiranı öldürme teorisi önce Batı'da Hıristiyanlar tarafından, hatta Orta Çağ'ın sonunda çok sayıda kralı öldüren dindarlar tarafından geliştirilmişken "anarşist terörizm" sizi neden bu kadar endişelendiriyor? Sonra pek çok devlet başkanı anarşistlikle hiçbir alakası olmayan kişilerce öldürüldü.
bakunin
"Marx'ın devletinde, artık ayrıcalıklı sınıf olmayacak, ama bugünün hükümetleri gibi kitleleri siyasi açıdan yönetmek ve idare etmekle yetinmeyecek aşırı karmaşık bir yönetim olacak. Bu yönetim, zenginlik üretme ve üretilen zenginliği adil şekilde paylaşma, toprağı işleme, fabrikalar kurma, ticareti örgütleme ve yönetme ve nihayet sermayeyi tek banker, yani devlet aracılığıyla üretime yatırma yeteneklerini kendi üzerinde toplayarak kitleleri ekonomik olarak da yönetecek. Anarşistlerin iyi bir şekilde öngördüğü sorun, o çok ünlü devrimci partinin idaresinin yeni bir yönetici eliti olacağı, kendisinin de hükmedici, baskıcı, halk kitleleriyle hiçbir ortak noktası kalmayan bir 'devlet aristokrasisi' haline geleceğiydi. Eskiden işçi olsalar bile yöneticiler artık işçi olmayacaklar ve yeni makamlarına yerleşir yerleşmez proletaryaya devletin tepesinden bakacaklar. Artık halkı değil, kendilerini ve devletin çıkarlarını temsil edecekler. Marksistler, bu diktatörlüğün kısa süreceğinden emindi, ama Bakunin hiçbir diktatörün mümkün olan en uzun süre iktidarda kalmak dışında bir amacının olmayacağını tahmin ediyordu."
Sayfa 171Kitabı okudu
Reklam
Darwin'in Türlerin Kökeni adlı eserini okurken Kropotkin orada iş birliğinin önemine dair birçok bölüm olduğunu fark etti. Bunu daha sonra Darwin konusunda uzman olan David Loye de doğruladı. Loye, Darwin'in İnsanın Türeyişi adlı eserinde en güçlünün hayatta kalması konusundan sadece iki kez bahsettiğini ve bunların birinde de Darwin'in Türlerin Kökeni'nde bu konunun önemini mübalağa ettiğini bizzat belirttiğini ifade etti. Buna karşılık metinde karşılıklı yardım 24 kez, başkalarına karşı anlayışlı olma 61 kez, ahlak ise 90 kez geçmiş. Kropotkin, "Bir toplulukta birbirlerine karşı çok anlayışlı olan üye sayısı ne kadar çoksa o topluluğun refah seviyesinin ve yavru sayısının o kadar yüksek olduğunu" Darwin'in kendisinin söylediğini hatırlatıyor.
...devlet ve kapitalizm aynı anda tahakküm, baskı, sömürü ve dışlama yoluyla işleyen iki sistem. Tahakküm ile bir veya birden fazla egemenin toplum için normlara, kurallara, ayrıcalıklara, yükümlülüklere ve yasaklara karar verdiği bir iktidarı kastediyoruz. Yani hükmedenler başkalarına düzen veren ve onları idare edenlerdir. İşte böyle, bir politikacı, bir patron ve bir ailenin "reisi" sadece otorite değil aynı zamanda astlarına göre hükmeden pozisyonunda bulunan bireylerdir. Baskı, günümüzde şiddet veya tehdit yoluyla, yani caydırma ile astları hükmedenlere ve dayatmak istedikleri normlara, kurallara, ayrıcalıklara, yükümlülüklere ve yasaklara itaat etmeye zorlamaktan ibaret bir eylemdir. Tahakküm ve baskının işlevleri arasında bir ayrım yaparsak, hükmeden, örneğin, devletin başkan olur; baskıyı somutlaştıranlar ise asker, polis veya gardiyanlar hatta yargıçlar bile olabilir. Bazı durumlarda ise hükmeden ve başkan tek ve aynı kişidir. Mesela, hem ailenin "reisi" olup hem de şiddete başvuran bir babanın durumu böyledir. Hakimiyetini ve iradesini eşine ve çocuklarına dayatmak ister ve tahakkümüne karşı çıkılırsa onları şiddet kullanmakla tehdit ederek (Şimdi görürsün sen!", "Seni öldürürüm!") ya da şiddet uygulayarak (azarlayarak, vurarak ve yaralayarak) onların üstlerinde nasıl baskı kuracağını bilir.
Adam bazuka atmış
Pyotr Kropotkin "Biz hayal dünyasında yaşayıp insanları olduklarından daha iyi görmüyoruz, onları oldukları gibi görüyoruz ve bu yüzden otoritenin insanların en iyisini bile kötüleştirdiğini söylüyoruz.” Kropotkin bizi yönetenlerin bizim için iyi olduklarını düşünenlere alaycı yaklaşıyordu. Bu türden bir düşünceyi "yönetim ve işverenlerle ilgili tatlı bir ütopya" olarak niteliyordu: "Bu ütopyaya göre patron işçiye asla zalimlik yapmaz, babalık yapar! Bir savcı, bir sanığın başını sadece hitabet yeteneğini göstermek amacıyla ister. Daimî ordular vatandaşların sevincidir, çünkü askerler tüfeklerini yalnızca çocuk bakıcılarının önünde resmigeçit yapmak için ellerine alırlar!"
Lort Acton'un da ifade ettiği gibi: “Güç yozlaştırır, mutlak güç mutlaka yozlaştırır."
Reklam
200 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
İki akademisyen baba oğul anarşizmin derinliklerine yolculuk yaparak bu konuda akılda kalan neredeyse bütün argümanları masaya yatırıyorlar. Anarşist eylemlerin günümüzden geçmişe kadar uzanan tarihsel serüvenini de eklemeden geçmiyorlar tabi ki. Kitapta şu eksik olmuş dediğim bir şeye rastlamadım. Gayet ayakları yere basan bir diyalog gerçekleşmiş. Diğer kuramsal kitapların yanında bu biraz daha anlaşılır bir kitap olmuş diyebilirim, keza onları da anladım ama her okuyucu için uygun değil tabi kuramsal kitaplar. Anarşizm hakkında doğru yanlış ne biliyorsanız mutlaka bu kitaba da göz atmanızı tavsiye ederim.
Babama Anarşizmi Anlatıyorum
Babama Anarşizmi AnlatıyorumFrancis Dupuis-Déri · Say Yayınları · 02 okunma
Halk arasında söylendiği gibi hapishaneler aslında birer suç okuludur.
Sayfa 135Kitabı okudu
Anarşist Ekoloji
Bu akım, kapitalizmi çevre, hayvanlar ve insanlar üzerindeki yıkıcı etkileri sebebiyle eleştiriyor. Bu anarşizm, türcülüğe karşıdır, yani canlı türleri arasındaki ayrımları ve ayrıştırmaları reddeder. Bu akımın takipçileri genellikle vejetaryen ve hatta vegandır ve mesela ürünlerini hayvanlar üzerinde test eden ilaç firmalarına karşı mücadele ederler. Tüm anarşizm türleri içinde günümüz toplumunu en çok eleştiren ve en çok panik yaratan akım budur. Anarşist ekolojinin üç alt türünden bahsedebiliriz. "İlkelcilik” bu türlerin en radikali ve en karikatürize olanı. Oregon'da dil, sayılar, zamanın hesaplanması ve hatta teknoloji de dâhil olmak üzere medeniyetin yabancılaştırıcı etkilerini eleştiren bir yazar olan John Zerzan ile ilişkilendiriliyor. Biz farkına varmadan bizi kontrol etmenin yanı sıra, bu kurumlar bizi gerçeklikten uzaklaştırıyor, çünkü gerçekliği sadece bu kurumlar aracılığıyla, yabancılaştırıcı etkilerle ele alabiliriz
Yazar Max Striner ile özdeşleştirilen bireyci anarşizm, isminden de anlaşılacağı gibi nihai hedef olan gerçek bireysel özgürleşme için gerekli olanın kolektif özgürleşme ve kendini gerçekleştirme olduğunu düşünür ve bireysel özgürlüğü desteklemeyi amaçlar. Bireyci akım bireyin sanat ve cinsellik de dâhil olmak üzere psikolojik kısıtlamalardan kurtulmasına elbette daha çok önem verir. 1900 yılına doğru Victor Serge ve Emile Armand'ın da katıldığı, daha önce bahsettiğimiz özgür ortamla ilişkili olan akım da bu. Bu eğilime sahip birkaç anarşist açıkça "bireyci" ya da o yıllardaki ismiyle "dışları"lar ["en-dehors"] olarak adlandırılıyordu.
59 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.