Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Babama Anarşizmi Anlatıyorum

Thomas Déri

En Eski Babama Anarşizmi Anlatıyorum Gönderileri

En Eski Babama Anarşizmi Anlatıyorum kitaplarını, en eski Babama Anarşizmi Anlatıyorum sözleri ve alıntılarını, en eski Babama Anarşizmi Anlatıyorum yazarlarını, en eski Babama Anarşizmi Anlatıyorum yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Monarşiye ve aristokrasiye, fakat aynı zamanda halkın ve çoğunlukla da yoksulların başlarında yönetici olmadan kendi kendilerini yönettikleri bir rejim olarak algılanan demokrasiye karşı çıktıkları bir cumhuriyet kurmak istiyorlar. Halkın kendi kendini yönettiği bir rejim, cumhuriyetçi elitler tarafından tehlikeli bir siyasi ve ahlaki sapma olarak görülüyor. Halkın ahlaki ve entelektüel açıdan kendisinden üstün liderlere, aydınlanmış yöneticilere ihtiyacı olduğunu öne sürüyorlar. Bunu söyleyerek meşrulaştırdıkları şey kendi iktidarları, çünkü iktidar onlara, yani üst sınıfın üyelerine verilmeli. İşte bu sebeple 1790 yılında bir gözlemci Fransız Devrimi'nin sadece "verasete dayalı aristokrasi"yi "seçimli aristokrasi” ile ikame ettiğini, ulusal meclise seçilen temsilcilerin yeni bir elit, yeni bir aristokrasi meydana getirdiğini ifade ediyor.
Onlara göre halk, bulanık görüşlü, ortak faydayı anlayamayacak kadar bencil ve irrasyonel bireylerden oluşan bir kitledir. Bu da, dönemin arşivlerine girildiğinde neden o kadar fazla anti-demokratik açıklamayla karşılaşıldığını açıklıyor. Aynı şekilde ABD bağımsızlık hareketinin önde gelen liderlerinden biri ve daha sonra ABD'nin ikinci başkanı olan John Adams, demokrasinin "[...] keyfi, zorba, kanlı, zalim ve tahammül edilemez bir yönetim şekli," olduğunu ifade ediyordu. Bugün bir ABD başkanının bu tür bir açıklama yapacağını düşünmek güç.
Reklam
Devletin on dokuzuncu yüzyılın ortalarında nüfusu ve toprağı kontrol eden karmaşık bir sistem olarak gerçekten öne çıkmaya başlamasıyla kendilerine "anarşist" diyen ilk kişiler ortaya çıkıyor. Fakat bu kişiler devlete karşı çıkarken aynı zamanda kilise veya kapitalizm gibi diğer otorite şekillerine de karşı çıkıyorlar. O noktada ilk anarşistler "demokrasi" kelimesinin halka karşı kurulmuş bir tuzak olduğunu zaten biliyorlar, keza seçimler de öyle. Ancak elit kesim "demokrasi" kelimesini sahiplenirken aynı zamanda onu bir bakıma kendi çıkarlarına uydurdular. Dolayısıyla protestocuların başka bir isim bulması gerekti, işte "anarşistler" böyle ortaya çıktı.
Çünkü “anarşi demek, yönetimin inkârı demektir, halkın onayı demektir, halkın onayı demek bireysel özgürlük demektir; bireysel özgürlük demek her bir ferdin bağımsızlığı demektir; her bir ferdin bağımsızlığı demek eşitlik demektir; eşitlik demek dayanışma veya kardeşlik demektir, kardeşlik demek toplumsal düzen demektir; dolayısıyla anarşi demek toplumsal düzen demektir."
Kısacası elitler çoğunluğun veya yoksulların kaosu ve anarşiyi tetikleme tehlikesi olmadan yönetmeyi bilemeyeceğini iddia ediyor. İlk anarşistler bunun aksine özgürlüğün, eşitliğin, dayanışmanın ve toplumsal düzenin bile yönetenler ve yönetilenler arasında fark kalmadığı ve herkesin kolektif kararlara atılabildiği sürece gerçekten var olabileceğini söylüyorlar. Liderler ve alt kesimler olduğu sürece toplumsal gerilimler ve çatışmalar olacak, ne özgürlük ne de eşitlik var olabilecek.
Fransızcada "anarşi" kelimesinin tarihi için Marc Deleplace'in L'Anarchie de Mably à Proudhon [Mably'den Proudhon'a Anarşi] adlı bilimsel eserine başvurulabilir. Anarşi, Fransız Devrimi sırasında sıklıkla tartışılan bir problem, fakat anarşistler o zaman kabul gören bir siyasi eğilim teşkil etmiyorlar. Anarşist, öteki ve düşman; biz iyi taraftayız, o ise kötü tarafta ve biz onunla mücadele ediyoruz. Devrimcilerin kendilerine anarşist ve anarşi taraftarı demesi 1840 civarını buluyor. Aşağı yukarı aynı zamanlarda Rus Mihail Bakunin, Deutsche Jahrbücher' de Almanca bir metin yayımlıyor ve bu metinde kendisini devlet ve dine karşı olmak anlamına gelen anarşizmle ilişkilendiriyor.
Reklam
Birçok ülkede aralarında çok sayıda yoksulun da bulunduğu bazı insanlar oy kullanma hakkı elde etmek için seferber olurken anarşistler, Bellegarigue'in söylediği gibi "efendilerimizi seçme hakkını saçma ve çocukça" bulup seçimlere burun kıvırıyorlar. Üstelik seferber olanlar davalarını başarıya ulaştırsa bile kadınlar ve çocuklar yine bundan mahrum kalacaklar.
Seçim muhakkak bir tuzak, çünkü prensipte bizim adımıza yönetecek, fakat gerçekte ise iktidarı ele geçirip bize kendi iradelerini dayatacak yöneticiler seçmekten ibaret. Şayet aristokrasiyi küçük bir azınlığın yönetimi olarak tanımlarsak seçimli rejim, seçimli bir aristokrasi anlamına geliyor. Belki kuşaktan kuşağa geçen aristokrasiden daha iyi ama yine de aristokrasi ve tabu eğer kelimelerin hâlâ bir anlamı varsa, bir demokrasi değil.
Octave Mirbeau'nun 1888 yılında söylediği gibi: "Bir şey beni müthiş şaşırtıyor, hatta şöyle diyeyim, beni hayrete düşürüyor. O da bu satırları kaleme aldığım bu bilim çağında, sayısız deneyin ardından ve her gün vuku bulan skandallardan sonra, hâlâ [...] bir kimse veya bir şey için oy kullanmak için işlerini, hayallerini veya zevklerini terk eden bir seçmenin varlığı, bu irrasyonel, inorganik, sanrılar ören canlının hâlâ varlığını devam ettirebilmesi."
Eleştirel açıdan anarşizm her türden hâkimiyetin, otoritenin, hiyerarşinin ve eşitsizliğin reddi olarak tanımlanabilir. Pozitif açıdan ise anarşizm toplumsal bağları ve insan ilişkilerini sahiden özgür, eşit ve dayanışmacı bir biçimde düzenlemeyi öneriyor. Bunun için özerkliğe, özyönetime, devletsiz ve yönetici partisi olmayan anarşist komünizme ve karşılıklı yardımlaşmaya gerek var. Anarşizm militanlarıyla, örgütleriyle ve komiteleriyle, harekete geçirebilme kabiliyeti ile meydan okumalarıyla ve zaman zaman başkaldırıları ve isyanlarıyla anarşist hareketi de işaret edebilir.
59 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.