Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Babama Anarşizmi Anlatıyorum

Thomas Déri

Öne Çıkan Babama Anarşizmi Anlatıyorum Gönderileri

Öne Çıkan Babama Anarşizmi Anlatıyorum kitaplarını, öne çıkan Babama Anarşizmi Anlatıyorum sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Babama Anarşizmi Anlatıyorum yazarlarını, öne çıkan Babama Anarşizmi Anlatıyorum yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Anarşist Ekoloji
Bu akım, kapitalizmi çevre, hayvanlar ve insanlar üzerindeki yıkıcı etkileri sebebiyle eleştiriyor. Bu anarşizm, türcülüğe karşıdır, yani canlı türleri arasındaki ayrımları ve ayrıştırmaları reddeder. Bu akımın takipçileri genellikle vejetaryen ve hatta vegandır ve mesela ürünlerini hayvanlar üzerinde test eden ilaç firmalarına karşı mücadele ederler. Tüm anarşizm türleri içinde günümüz toplumunu en çok eleştiren ve en çok panik yaratan akım budur. Anarşist ekolojinin üç alt türünden bahsedebiliriz. "İlkelcilik” bu türlerin en radikali ve en karikatürize olanı. Oregon'da dil, sayılar, zamanın hesaplanması ve hatta teknoloji de dâhil olmak üzere medeniyetin yabancılaştırıcı etkilerini eleştiren bir yazar olan John Zerzan ile ilişkilendiriliyor. Biz farkına varmadan bizi kontrol etmenin yanı sıra, bu kurumlar bizi gerçeklikten uzaklaştırıyor, çünkü gerçekliği sadece bu kurumlar aracılığıyla, yabancılaştırıcı etkilerle ele alabiliriz
Anarşizm, on dokuzuncu yüzyılın sonunda patlayan birkaç bomba hakkında hâlâ kendini açıklamak zorunda kalıyor, ama cumhuriyetçilik ve liberalizm kölelik, sömürgecilik, ırkçılık ve cinsiyetçilikle ilgili hiçbir sorumluluk kabul etmeyebiliyor. Devletçilik, milyonlarca kurban alan tüm bu savaşlardan mesul. Neticede ABD, şehirlerin üzerine atom bombası atıp yüz binlerce sivili öldüren liberal cumhuriyetçi bir rejimle yönetiliyor. Ancak atom bombasından hiç bahsetmeden cumhuriyetçilik veya liberalizm üzerine tam tekmil bir kitap yazabilirsiniz, oysa anarşizm hakkındaki tüm kitaplar söze ev yapımı bomba yapanlardan bahsederek başlar. Halkı tiranın tahakkümünden özgürleştirmek amacıyla tiranın öldürülmesini savunan tiranı öldürme teorisi önce Batı'da Hıristiyanlar tarafından, hatta Orta Çağ'ın sonunda çok sayıda kralı öldüren dindarlar tarafından geliştirilmişken "anarşist terörizm" sizi neden bu kadar endişelendiriyor? Sonra pek çok devlet başkanı anarşistlikle hiçbir alakası olmayan kişilerce öldürüldü.
Reklam
bakunin
"Marx'ın devletinde, artık ayrıcalıklı sınıf olmayacak, ama bugünün hükümetleri gibi kitleleri siyasi açıdan yönetmek ve idare etmekle yetinmeyecek aşırı karmaşık bir yönetim olacak. Bu yönetim, zenginlik üretme ve üretilen zenginliği adil şekilde paylaşma, toprağı işleme, fabrikalar kurma, ticareti örgütleme ve yönetme ve nihayet sermayeyi tek banker, yani devlet aracılığıyla üretime yatırma yeteneklerini kendi üzerinde toplayarak kitleleri ekonomik olarak da yönetecek. Anarşistlerin iyi bir şekilde öngördüğü sorun, o çok ünlü devrimci partinin idaresinin yeni bir yönetici eliti olacağı, kendisinin de hükmedici, baskıcı, halk kitleleriyle hiçbir ortak noktası kalmayan bir 'devlet aristokrasisi' haline geleceğiydi. Eskiden işçi olsalar bile yöneticiler artık işçi olmayacaklar ve yeni makamlarına yerleşir yerleşmez proletaryaya devletin tepesinden bakacaklar. Artık halkı değil, kendilerini ve devletin çıkarlarını temsil edecekler. Marksistler, bu diktatörlüğün kısa süreceğinden emindi, ama Bakunin hiçbir diktatörün mümkün olan en uzun süre iktidarda kalmak dışında bir amacının olmayacağını tahmin ediyordu."
Sayfa 171Kitabı okudu
...devlet ve kapitalizm aynı anda tahakküm, baskı, sömürü ve dışlama yoluyla işleyen iki sistem. Tahakküm ile bir veya birden fazla egemenin toplum için normlara, kurallara, ayrıcalıklara, yükümlülüklere ve yasaklara karar verdiği bir iktidarı kastediyoruz. Yani hükmedenler başkalarına düzen veren ve onları idare edenlerdir. İşte böyle, bir politikacı, bir patron ve bir ailenin "reisi" sadece otorite değil aynı zamanda astlarına göre hükmeden pozisyonunda bulunan bireylerdir. Baskı, günümüzde şiddet veya tehdit yoluyla, yani caydırma ile astları hükmedenlere ve dayatmak istedikleri normlara, kurallara, ayrıcalıklara, yükümlülüklere ve yasaklara itaat etmeye zorlamaktan ibaret bir eylemdir. Tahakküm ve baskının işlevleri arasında bir ayrım yaparsak, hükmeden, örneğin, devletin başkan olur; baskıyı somutlaştıranlar ise asker, polis veya gardiyanlar hatta yargıçlar bile olabilir. Bazı durumlarda ise hükmeden ve başkan tek ve aynı kişidir. Mesela, hem ailenin "reisi" olup hem de şiddete başvuran bir babanın durumu böyledir. Hakimiyetini ve iradesini eşine ve çocuklarına dayatmak ister ve tahakkümüne karşı çıkılırsa onları şiddet kullanmakla tehdit ederek (Şimdi görürsün sen!", "Seni öldürürüm!") ya da şiddet uygulayarak (azarlayarak, vurarak ve yaralayarak) onların üstlerinde nasıl baskı kuracağını bilir.
Adam bazuka atmış
Pyotr Kropotkin "Biz hayal dünyasında yaşayıp insanları olduklarından daha iyi görmüyoruz, onları oldukları gibi görüyoruz ve bu yüzden otoritenin insanların en iyisini bile kötüleştirdiğini söylüyoruz.” Kropotkin bizi yönetenlerin bizim için iyi olduklarını düşünenlere alaycı yaklaşıyordu. Bu türden bir düşünceyi "yönetim ve işverenlerle ilgili tatlı bir ütopya" olarak niteliyordu: "Bu ütopyaya göre patron işçiye asla zalimlik yapmaz, babalık yapar! Bir savcı, bir sanığın başını sadece hitabet yeteneğini göstermek amacıyla ister. Daimî ordular vatandaşların sevincidir, çünkü askerler tüfeklerini yalnızca çocuk bakıcılarının önünde resmigeçit yapmak için ellerine alırlar!"
Feyerabend'e göre bilimsel ve teknolojik bilgi büyük ölçüde kendi devirlerinin yerleşik normlarına uymayan, kendi disiplinlerinin kurallarını aşmaya cesaret eden, dogmalara ve en ünlü bilim adamlarına meydan okuyan kişiler sayesinde gelişiyor. Daha sonra şunu ekliyor: "Bilim, esasen anarşist bir girişimdir: teorik anarşizm, kanun ve nizama dayalı doktrinlere kıyasla daha insancıldır ve ilerlemeyi teşvik etmeye daha uygundur." Bilginin ilerlemesine katkıda bulunan tesadüflerden ve kazalardan bahsetmiyorum bile. Bilimsel norm ve dogmalardansa anarşist bir yaklaşım neden bilime daha çok hizmet eder? Çünkü dünya büyük ölçüde "bilinmiyor" ve ne bulabileceğimizi ve keşfedeceğimizi bilmiyoruz. "İşte bu yüzden anarşizm ilerlemeye katkıda bulunur,” diyor Feyerabend.
Reklam
Louise Michel, "güç acımasızlaştırır, bencilleştirir, zalimleştirir; kölelik alçaltır," der. Aynı şekilde Elisée Reclus, "büyük insanların statülerini kötüye kullanması için diğerlerine göre daha fazla fırsatı olduğunun," altını çiziyor. Karamsar bir şekilde ekliyor: "Bir kişi kendisine dini, askeri, idari veya mali, herhangi bir yetki verilir verilmez doğal olarak onu kullanmak eğiliminde olur ve bunu kontrolsüz bir şekilde yapar." Mihail Bakunin de liderler konusunda şöyle diyor: "En iyi, en zeki, en çıkarsız, en cömert, en saf insanın bile bozulması kaçınılmazdır, hele bu meslekte. İktidarın doğasında var olan iki duygunun bu ahlaki bozulmaya yol açmaması imkânsız: Halk kitlelerini küçümsemek ve kendi değerini olduğundan fazla görmek."
Darwin'in Türlerin Kökeni adlı eserini okurken Kropotkin orada iş birliğinin önemine dair birçok bölüm olduğunu fark etti. Bunu daha sonra Darwin konusunda uzman olan David Loye de doğruladı. Loye, Darwin'in İnsanın Türeyişi adlı eserinde en güçlünün hayatta kalması konusundan sadece iki kez bahsettiğini ve bunların birinde de Darwin'in Türlerin Kökeni'nde bu konunun önemini mübalağa ettiğini bizzat belirttiğini ifade etti. Buna karşılık metinde karşılıklı yardım 24 kez, başkalarına karşı anlayışlı olma 61 kez, ahlak ise 90 kez geçmiş. Kropotkin, "Bir toplulukta birbirlerine karşı çok anlayışlı olan üye sayısı ne kadar çoksa o topluluğun refah seviyesinin ve yavru sayısının o kadar yüksek olduğunu" Darwin'in kendisinin söylediğini hatırlatıyor.
Halk arasında söylendiği gibi hapishaneler aslında birer suç okuludur.
Sayfa 135Kitabı okudu
Anarşistler ahmak değil. Devlet ortaya çıkar çıkmaz ne eşitlik ne özgürlük kaldı. Seçimli rejimlerimizde özgür olduğumuzu düşünüyoruz, çünkü birileri bizim yerimize siyasetle ilgileniyor, yani ortak meseleler konusunda karar alma sürecine katılmak zorunda değiliz. Başkaları bizim yerimize karar verirken özgür mü oluyoruz? Bu çok saçma. Pyotr Kropotkin'in dediği gibi "özgür olmanın en iyi yolu, temsil edilmek, her şeyi ama her şeyi takdiri ilahiye veya seçilmişlere bırakmak değil, bunları kendimizin yapmasıdır."
Sayfa 120Kitabı okudu
59 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.