Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

10 Temmuz İnkılâbı ve Netayici

Balkanlardan Hicaza İmparatorluğun Tasfiyesi

Hüseyin Kazım Kadri

Balkanlardan Hicaza İmparatorluğun Tasfiyesi Sözleri ve Alıntıları

Balkanlardan Hicaza İmparatorluğun Tasfiyesi sözleri ve alıntılarını, Balkanlardan Hicaza İmparatorluğun Tasfiyesi kitap alıntılarını, Balkanlardan Hicaza İmparatorluğun Tasfiyesi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Avam takımı daha yüksek tabakayı dinsizlikle, din duyguları karşısında aldırışsızlıkla suçlamaya alışmıştı
Firizovik toplantısında Arnavutlar Abdülhamid’in şahsına dokunulmamak şartıyla yönetim değişikliğine razı olmuşlardı. En sonrada Arnavutluğa onun oğlunu prens seçtirmek sevdasına düştüler.
Reklam
Her kavmin kendi tabiat ve yaratılışına ait nitelikleri vardır. Memleketi idare ile yükümlü olanlar bunu düşünmek mecburiyetindedirler. Türk-Moğol kavimlerini Avrupalılaştırmak emeli sahtekarlıktan, kuru bir taklitten daha ileri gidemezdi.
Meşrutiyetten sonra milli emeller şiddetlendi, propagandacılar her tarafa yayıldılar. Gazeteler, yerli yabancı sermayeler, kiliseler, dinler, imanlar, papazlar, metropolikler, patrikler, sefaretler... Bu uğurda çalıştılar. Yalnız biz Türkler hiç bir fikir ve mesleğe taraftar olmadık.
Doğu Anadolu'da yalnız Ermenileri mağdur görmek doğru değildir. Onların hakları ve kabahatleri vardır Ermeniletin faizcilik ve karaborsa yüzünden komşularına reva gördükleri zulümler dikkate alınacak derecededir. Fakat yangın saçağa sarmadan evvel memleketin - yalnız Ermeniler için değil- muhtaç olduğu iyilikler yapılmış olsaydı iş bu dereceyi bulmaz ve hükümet Rusların yol göstermeleri ve arka çıkmalarıyla ıslahatı kabule mecbur bırakmazdı.
Meşrutiyetin başımıza getirdiği onulmaz dertlerden biride bu borçlanmalardır. Abdülhamid iktidarda olduğu sürece borçlanmadan daima uzak dolaşıyordu. Onun mesleği ve fikri " yağımızla kavrulmak" idi.
Reklam
Ne yalan söyleyeyim, ben meşrutiyeti, inkılabı bu milletin malı değil beş on kimsenin malı addederim. Bu, talihin bizimle müthiş bir istihzasıdır. Şurası da hatırdan çıkarılmamalıdır ki, Türkiye’nin başına gelen her felaket daima bir inkılâb ve teceddüdün neticesi olmuştur ve her bir inkılab ve teceddüd bu memlekette onulmaz dertlere yol açmıştır.
Zaten bütün fenalıkları Abdülhamid’e yüklemek ve onu, evet yalnız onu, her şeyden sorumlu ve suçlu görmek o zamanın bir modası hükmünde idi.
Bir şeyin çaresi, o şey meydana gelmeden önce düşünülmelidir sözü görülüyor ki, siyasette ve hükümet yönetiminde de mühim ve kesin etkisi olan bir usuldür.
Fesad ve ihtilal orduyu baştan başa kapladıktan ve Arnavutluk asileriyle birleşen subaylar Makedonya’da Osmanlı askerliğinin haysiyetini ayaklar altına düşürdükten sonra Mahmut Şevket Paşa istifaya mecbur oldu.
Reklam
Sen zalimsin!demeye cesaret edemeyen bir milletin dünyada hayat hakkının kalmadığını anlamak pek güç bir şey değildir. Zulüm ve istibdadın en utanılacak ve en iğrenç hallerine tahammül eden, daha doğrusu cehalet, ahlaksızlık, menfaat aşkı ile padişahın yoldan sapmalarına zemin hazırlayan bizler değil miydik? ...Abdülhamit, halkın ahlakını ürününden başka bir şey değildir. Biz onun asrında çekilen sıkıntıların, görülen kötülüklerin sebeplerini bu şekilde açıklayabiliriz
Avrupa’dan para dilendikçe haysiyet ve itibarımızı aldılar ve fazla olarak bizi de mahrum ve eli boş bıraktılar.
Milletin kabiliyet ve istidadını bilen adamlardan mahrumiyetimiz, bizi hatır ve hayale gelmeyen felaketlere götürdü.
Meşrutiyetten evvel Doğu Anadolu' da Ermenilerin sosyal durumları daha fena idi. Abdülhamid zamanındaki suikastlar, cinayetler sonu gelmez sıkıntılar onları yormuştu. Fakat zeki ve çalışkan olan Ermeniler ilk zamanlarda kaybettiklerini sonradan kazandılar ve zahiren yönetilen millet mevkiinde iken hakim ve zorba millet yerine geçtiler.
Şeyh Ebulvefa' nın"Kürt yattım Arap kalktım" dediği gibi yedi sekiz saat evvel padişahın haksızlık ve zulmü endişesiyle uykuya yatan bir halk, hürriyet ve meşrutiyet perver olarak yataklarından kalkmışlardı.
18 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.