En Eski Baragan’ın Devedikenleri kitaplarını, en eski Baragan’ın Devedikenleri sözleri ve alıntılarını, en eski Baragan’ın Devedikenleri yazarlarını, en eski Baragan’ın Devedikenleri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Öyle büyük biri olmaya gözümü dikmediğimi itiraf edeyim. Ben yalnızca düş kuruyordum, o kadar. Şu pis kokulu balık işine, çamurlu bataklıkların uyuşukluğuna, acıklı yazgılarını bana miras bırakacak gibi görünen anamla babama karşıydım ben."
Sayfa 17 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
"...hemen dibinde yürürken,kavalından başka bir şeyle ilgilenmeyen bu babanın nasıl biri olduğunu düşünüyordum sık sık. Bir gün bile anamı öperken görmemiştim onu, beni de Lateni'ye geldiğimiz günlerde, birkaç kez okşamıştı. Dolayısıyla onu atımız kadar,belki ondan bile az tanıyordum..."
Sayfa 19 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
"Kadınlar herkesin yerine çile çekiyordu: Kocanın, Tanrı'nın, yasanın,Boyar'ın,saman kıtlığının, hatta kötü havanın._Hey ulu Tanrım, cehennem bundan kötü olabilir mi acaba! diye yakınıyordu kadınlar."
Sayfa 78 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Panait Istrati, Balkanlar'ın Gorkisi... Hüzünlü hikayeleri, çilekeş karakterleriyle ille de şiirli diliyle içimizde ince bir teli sızlatan kitapların yazarı. Bu kez en bilinen eserlerinden Baragan'ın Dikenleri'ni yahut çoğu çevirmene göre Baragan'ın Deve Dikenleri'ni okudum. Baragan denen bir kış, bir buz çölünün kıyısında bucağında yaşama tutunmaya çalışan yoksul basit insanlar ve onları ezen, sömüren, onların emeğiyle semiren derebeyleri gördüm. Kuruyup rüzgarla sağa sola savrulan adam boyu dikenler benim de peşime düştü kitap boyunca. Yazarın basit sözcüklerle yarattığı görkemli tasvirlerden mi, dikenlerden mi, adı ister derebeyi ister ağa olsun güçlünün zalimliğinden mi, ister kavurucu sıcak ister ısırıcı soğuk olsun çetin doğa koşullarının yoksulun yüküne yük katışından mı, küçük insanların büyük sefaletlerinden mi bilmem kitap boyu bir Yaşar Kemal, bir İnce Mehmet tadı aldım ben. Coğrafya kader evet, ama dünyanın başka başka köşelerinde, bambaşka koşullarda aynı kaderi yaşayan yaşatan gene insanlar, dikenlerin ne suçu var, onlar da isterdi elbet Proust'un akdikenleri gibi letafet, zarafet simgesi olmayı, ama coğrafya işte, ota çiçeğe de kader...