Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Başkomser Nevzat: Çiçekçinin Ölümü

Ahmet Ümit

Sayfa Sayısına Göre Başkomser Nevzat: Çiçekçinin Ölümü Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Başkomser Nevzat: Çiçekçinin Ölümü sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Başkomser Nevzat: Çiçekçinin Ölümü kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Çiçekler dışında hepsini,herkesi kucaklamıştı Beyoğlu..
Sayfa 3 - Everest YayınlarıKitabı okudu
İstanbul'da Beyoğlu; "... yeryüzünde böyle bir yer daha var mıdır bilmiyorum. Müzik marketlerinden caddeye yayılan arabesk, protest, caz, pop, metal, klasik müzik, Türk müziği, klasik Türk müziği, türkü ve sınıflandırılmamış ne kadar şarkı varsa kulağınızı tırmalardı. Parfümler, ter, yemek kokuları arasında keyifle, kederle, aceleyle, dalgınlıkla, pervasızca, çapkınca, tek başına, topluca yürürdü insanlar. Çok kollu, çok dallı büyük bir ırmağa benzeyen bu muhteşem cadde, papazı, fahişesi, cami hocası, pezevengi, hahamı, Alevi dedesi, bankacısı, işportacısı, öğrencisi, öğretmeni, tinercisi, dönercisi, dekoratörü, evsizi, midye satıcısı, esrar satıcısı, kanun kaçağı, Anadolu kaçağı, Amerika kaçağı, Afrika kaçağı, yani yaşam kaçağı, beyazı, karası, sarısı, kızılı, yani insan görünümünde olan kim varsa hepsini sorgusuz sualsiz kucaklamış....” Çiçekler dışında hepsini, herkesi kucaklamıştı Beyoğlu.
Reklam
İnsanların, davranışlarına "neden" bulma becerilerine hep şaşırmıştı...
Sayfa 5 - Doğan Kitap
İnsanların , davranışlarına ''neden'' bulma becerilerine hep şaşırmıştı.
Sayfa 5 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Başkomser Nevzat düşünüyordu... Polis olarak kaç cinayet görmüştü? Neden insanlar birbirlerinin gırtlağına sarılırlardı? Bunları sorgulamayı bırakalı yıllar olmuştu... Bunun da mutlaka bir nedeni vardı. İnsanların, davranışlarına "neden" bulma becerilerine hep şaşırmıştı.
Reklam
İstanbul, Beyoğlu, yeryüzünde böyle bir yer daha var mıdır bilmiyorum... Müzik marketlerinden caddeye yayılan arabesk, protest, caz, pop, metal, klasik müzik, Türk müziği, türkü ve sınıflandırılmamış ne kadar şarkı barsa kulağımızı tırmalardı. Parfümler, ter, yemek kokuları arasında keyifle kederle, aceleyle, dalgınlıkla, pervasızca, çapkınca,tek başına, topluca yürürdü insanlar. Çok kollu, çok dallı büyük bir ırmağa benzeyen bu muhteşem cadde, papazı,fahişesi, cami hocası, pezevengi, hahamı, Alevi dedesi, bankacısı, isportacısı, öğrencisi, öğretmeni, tinercisi, dönercisi, dekoratörü, evsizi, midye satıcısı, esrar satıcısı, kanun kaçağı, Anadolu kaçağı, Amerikan kaçağı, Afrika kaçağı, beyazı, karası, sarısı, kızılı yani insan görünümünde olan kim varsa hepsini sorgusuz sualsiz kucaklamış.
Adamın övünerek dostum dediği Kıvırcık Bedriye, birlikte olduğu kadındı... Birlikte olduğu kadın genelevde çalışıyordu... Böyle, kalıbına bakıp da adam sanacağın erkeklerin neden bu kadınları seçtiğini üstüne üstlük bir de bununla övündüğünü hiç anlamamıştı. Araştırsan, bunların mutlaka evde ayaklarını yıkayan bir hanımları vardır. Ayaklarını bile yıkamayı kabullenen bir kadında bulmadığı başka ne olabilir ki, bunu en dipte yasayan bir kadında bulsun? Şehvet mi, ustalık mı, oynaklık mı? bunlar çoğu kez evdeki kadından istenen özellikler bile değildi. Güzellik ise bu tür ilişkilerde hiçbir zaman öncelik değildi, bunların hiçbirisi tam olarak bu sorunun cevabı olamazdı... Hatırlıyordu, böyle külhan bir dayısı vardı. Evde taş bebek gibi karısı dururken, kara kuru bir fahişeyi yıllarca dost tutmuştu... Bunun cevabı kirlilik, rezillik kötülüktü... İnsanı cezbeden buydu... Dünyaca ünlü bir manken bir röportajda Şöyle demişti... “Kötü insanları seviyorum. Onlarla birlikte olmak eğlenceli, heyecan verici. İyilerin hayatı ise sıkıcı…” Sorunun cevabı buydu... Bunca yıl polislikten, sonra anlamıştı. İnsanlar kötülüğün getirdiği heyecanı seviyorlardı...
İnsanlar kötülüğün getirdiği heyecanı seviyorlardı.
Sayfa 16
73 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.